AİLE
İLE GÖRÜŞME TEKNİKLERİ
Aile
Genel
olarak toplumsal ruh sağlığı çalışmaları içinde yer alan aile, bireyin ilk
sosyal deneyimini edindiği ortamdır. Aile bireyin ruh sağlığında önemli bir
kurum olması yanı sıra ruhsal hastalık ya da zorlu yaşam deneyimleri ile
derinden sarsılan bir yapıya sahiptir.
Aile, kan,
evlenme ya da evlatlık edinme bağlarıyla birbirine bağlı , aynı evde yaşayan,
çeşitli roller çerçevesinde birbirine etki yapan insanlardan oluşmuş toplumsal
bir kurumdur.Ailede organik bağdan çok psikolojik – sosyal ve yasla bağlar güç
oluşturur.Ruh sağlığı çalışmalarında ailelerle çalışan profesyoneller aile
dinamiklerini iyi bilmelidirler :
Tüm aileler temelde aynı işlevlere sahip olmalarına rağmen her aile ve
her aile içinde yaşayan her birey tektir. Diğerlerinden farklı öz geçmişe ve
özelliklere sahiptir.
Yapısal – fonksiyonel
yaklaşımla aileyi 4 temel boyutta ele alabiliriz:
a) Değer
sistemi: Değerler
sistemini oluşturan faktörler kültür, ahlak, hukuk, din,(inanışlar, gelenekler,
cezalar)gibi toplum normlarıdır. Değerler durağan değildir. Sürekli değişir. Değerler
davranışlar için genel bir yol gösterici olurken aile içinde aile normlarının
ve kurallarının gereksinimine rehberlik eder. Örneğin; sağlıklı olmaya çalışan
bir birey, vazgeçilmez olduğunu düşünürse koruyucu önlemler alacak ve sağlığı
için yararlı davranışlar edinecektir.
b) Rol
yapısı: Rol, grup içinde
belli bir pozisyonda bulunan kişiden beklenen davranışa denir. Ailede roller
formal ve informadir. Formal roller, geçim sağlama, bakım üstlenme, ana-baba,
karı-koca rolleri gibi. İnformal roller ise cesaretlendirme, verici, uzlaştırıcı,
hükmedici, dost olma gibi.
c) Güç
yapısı: Kaynağını para
kazanma ve karar verebilme oluşturur. Ailedeki sevgi, güvence, netlik üyeleri
birbirine yaklaştırır. Katılık ise ilişkileri zayıflatır. Güç yapısına zarar
verir.
d) İletişim
yapısı: Aile üyeleri
arasındaki ilişki örneği (demokratik, paylaşımcı, empatik ya da baskıcı,
olumsuz, katı, ilgisiz) ailenin sağlıklı ya da sağlıksızaile oluşun da
önemlidir.
Ailenin genel özellikler;
·
Aile evrenseldir,
·
Duygusal bir temele dayanır, Aile şekillendirme
özelliğine sahiptir,
·
Kapsamı sınırlıdır, sosyal yapıların en küçüğüdür,
·
Sosyal yapıda çekirdek özelliği taşır
·
Üyelerinin sorumlulukları vardır,
·
Sosyal kurallarla çevrilidir,
·
Sürekli ve aynı zamanda geçici bir doğaya sahiptir.
Ailenin ortak özellikleri ise;
·
Her
ailesi üyesi diğer bireylerin davranışlarını stimüle edebilir.
·
Her
ailede üyelerin davranışları tüm aileyi etkileyebilr.
·
Her
ailenin kendi yapısı ve fonksiyonları vardır; Stres, çatışma ve kriz durumlarına
karşı özgün baş etme yolları vardır.
Bu özelliklerin yanı sıra
ailenin bazı fonksiyonları vardır. Bu fonksiyonların yerine getirilmesi ailede
uyumu sağlar, çatışmaları önler.
Fonksiyonel ailenin
özellikleri;
İşlevlerini yeterince yerine
getiren aile;
·
Sosyaldir
ve başkaları ile ilişki kurmada yeterlidir,
·
Her
üyenin kimlik duyguları ve kendilik değerleri gelişmiştir,
·
Her
üyenin kendini ifade etmesine ve kendisini disipline etmesine fırsat verir,
bağımsızlığa ve kendisine yetmeye teşvik eder,
·
Her
bir çocuğu gelişim seviyesine uygun olarak ebeveyn kontrolünde serbest bırakır.
Sağlıklı bir ailede, ailenin
temel taşları olan ana ve babanın ruh sağlıklı oluşu önemlidir.
Ana – babanın ruh sağlığı:
·
Annenin
kadınlık kimliğini kabulü
·
Anneliğe
ve babalığa hazır olma
·
Kendi
anne – babaları ile ilişkileri
·
Eş ile
ilişkileri
·
Eşin
alkol madde kullanımı, kötüye kullanımı, işsizlik ,göç,hastalık
·
Aile
üyelerinden birinin hastalığı
·
Aile
üyelerinde kayıplar boşanma
·
Akraba
evliliği
·
Korku,
kaygı, depresyon durumlarında etkilenir.
Aile ve yaşamı, birincil koruma
yaklaşımında önemli ve önceliği olan bir yapıdır. Günümüz türk toplumunda 3 tip
aile görülmektedir; köy ailesi, kent ailesi, gecekondu(geçiş) aşlesi.Bu
ailelerde ruhsal sorunların ortaya
çıkışını etkileyen bazı etmenler bulunmaktadır.Bunlar;
·
Özellikle
köy ailesinde erken yaşta görücü usulü ile evlilikler ve akraba evlilikleri,
·
Kadının
fonksiyonlarının , sorumluluklarının artmış olması,
·
Doğu
bölgesi ailelerinde başlık parası,
·
Kent
ailelerinde boşanmaların artmış olması,
·
Gecekondu
ailelerinde uyum sorunları,çatışmalar ve ilişkilerin zayıflaması gibi.
Genel olarak aile kavramı ile
ilgili 4 farklı yaklaşım söz konusudur:
1. Aile üyelerin birinin fikrine dayanarak ,
onun duyguları ve fantezileri aracılığıyla aileyi tanıma.Psikiyatride en çok
kullanılan tanıma ve tanımlama yolu budur.
2. Aileyi çekirdek ve geniş yönleri ile bir
kurum olarak ele alan kültürel yaklaşım . Bu tanımlama daha çok sosyoloji ve
sosyal psikoloji alanında kulşlanılır.
3. Aileyi sosyal bir birim olarak alan
yaklaşım.Bu yaklaşıma göre aile çeşitli parçaların oluşturduğu bir
sistemdir.Küçük bir grup olarak ele alınır ve küçük grupların davranışları açısından
sosyal psikolojı tarafından incelenir.
4. Aileyi toplum değerleri ile sınırlı bir
grup olarak kabul eden yaklaşım.Bu yaklaşıma göre yasalar tarafından
belirlenmiş kurallar olmakla birlikte her ailenin kendine göre belli ya da
belirsiz bazı yasaları vardır.
Bugün
gelinen noktada , aileye terapötik müdahale terimi iki anlamda
kullanılmaktadır.Birinci anlam, bireyde bir psikiyatrik bozukluğun oluşumunu
anlaşılması ve sağaltılmasında kullandığı durumlardır.Bu durumda içinde
yaşadığı birincil çevredeki yani ailesindeki ilişkilerin dinamiklerinin
anlaşılması ve düzeltilmesi için kullanılan açıklama ve sağaltım biçimlerini
kapsar.İkinci anlam ise bir aile olarak birlikte yaşayan insanların
ilişkilerindeki çatışma,sıkıntı ve yakınmaların ele alındığı ve düzeltilmeye
çalışıldığı sağaltım biçimlerini kapsar.Bu ikincisini evlilik terapisi olarak
adlandırmanın daha uygun düştüğü söylenmektedir.
Aile
terapisi, bir aile üyelerini bir araya toplayarak, amatörce konuşmalar yapmak
ve ya kendi sağduyusuna güvenerek öğütlerde
bulunmak değildir.Ailenin bir üyesinde ortaya çıkan belirti veye
sorunun ya da birkaç üyenin birlikte
yakındıkları bir sorunun aile üyeleri ile toplu oturumda konuşup , sadece dile
getirmesiyle herkesin sorunu artık bildiğini ve bunu kendiliğinden çözebileceklerini
sanmaktan ibaret de değildir.Yeterli psikoterapi eğitimi ve deneyiminin yanı
sıra özellikle aile terapisi yolundaki teknik yöntemlerinde bilinmesini ayrıca
uygulamada da belli bir klinik deneyimi gerektirir.
Psikiyatrik Hastalığın Aileye
Etkisi
Aile üyeleri arasındaki etkileşim, aile
üyelerinin tek tek sağlıklarına etki ettiği gibi ,bir üyenin sağlıksız olması
da tüm ailenin yapısına etki edebilmekte ve aile işlevlerinde bazı bozulmalara
neden olmaktadır.Bazı durumlarda hastanın
rolünü başka birinin üstlenme zorunluluğu bu sorunu yaratırken, çoğunlukla
hastalığı kabullenmeme ,suçluluk duyguları,çevreden çekinme gibi duygu ve
düşünceler hasta ailesini etkileyebilmektedir.Ancak sorun ile birlikte yaşamayı
öğrenme ya da sorunlara yeni çözümler bulma sayesinde ailelerin işlevlerini
yerine getirebilecek başka bir denge kurmalarında mümkündür.
Yöntemleri
ne olursa olsun aileye terapötik müdahaleler şu amaçları taşırlar:
·
Bireydeki
ruhsal belirtileri ve işlevsel bozuklukları , ilişkiler alanında ele almak ve
azaltmak;
·
Aile
ve evlilik içi çatışmaları ile ailenin daha geniş çevresi ve toplumla
çatışmalarını çözümlemek;
·
Ailedeki
yakınmalar için ailenin sorun çözmede kullanabileceği kaynak ve davranışları belirlemek ve kullanma güçlerini
harekete geçirmek;
·
Aile
üyelerinin duygusal gereksinimlerin in algılanması ve doyurulmasını
kolaylaştırmak;
·
Üyelerin
ve ailenin zorlayıcı yaşam olayları ,tıbbi ve ruhsal hastalıkları karşısında
sorun çözme ,iletişim kurma becerilerini geliştirmek;
·
Üyelerinin
her birinin özerkliğinin ve iletişim kurma becerilerinin artmasını sağlamak;
·
Cinsler
ve kuşaklar arası rol dağılımı konusunda uyuşmanın artmasını sağlamak
·
Ailenin
toplumsal çevre ile bütünleşmesini kolaylaştırmak.
AİLE VE RİSK
Ailenin
psikososyal durumu hakkında sağlanacak bilgiler, tedavi/bakım girişimlerini
planlamada gerekli olan verilerdir.Psikiyatrik tedavi kurumlarında yatan
bireyler,bireysel psikopatolojileri nedeniyle aile ve onların
ilgilerinden(geçici bir sürede olsa) uzak kalmıştır.Ruh sağlığı alanında
çalışan hemşireler ise, sıklıkla hasta ve aileleriyle birlikte
çalışacaklardır.Alzheimer hastalığı olan bir üyeye sahip aile , kronik ruh
hastalığına sahip üyesi olan aileler toplumda ruh sağlığı hemşirelerinin karşılaştığı
riskli ile tiplerine örneklerdir.Ailede biopsikososyal ve manevi dengeyi bozan
ve ruh sağlık sorunlarını oluşturan çok sayıda riskli durum vardır.
Aile Gelişim Dönemleri ve Riskli Yaşam Değişimleri
Gelişimsel
Görevler Yaşam
Dönemleri
Sağlıklı
doğum…………………………………..
Dil becerilerinin gelişmesi………………………..
İmpulus kontrolünün gelişmesi………………… Bebeklik ve ilk çocukluk
Okula başlama………………………..
Okuma Yazmayı Öğrenme…………………………… Okul Çocuğu
Sosyal becerilerin gelişmesi …………………………
Puberteye girme ……………………………
Karşı cinse ilgi………………………....... Adölesan
Bağımsızlığın gelişmesi………………………
Evden ayrılma…………………………………….
Yüksek
eğitime başlama ………………………….
Bir
iş seçimi ……………………………………………
Evlilik
…………………………………………………
Doğum……………………………………….. Erken Yetişkinlik
Anne
baba olma………………………………………
Okul
çocuğu olan bir anne baba olma………………….
Ergenlik döneminde çocuğu olan bir anne baba
olma……………..
Evden
ayrılan çocuğu olan anne baba………………………………….
Orta Yaş
Çocuğu
yeni evlenen bir anne baba olma…………………………
Hasta
bir anne babanın bakımını sağlama
Büyük
anne- büyük baba olma………………………
İşten
emekli olma………………………………..
Hastalıklarla
uğraşma………………………… Yaşlılık
Hasta
bir eşin bakımını sağlama……………………
Eşin ölümüyle baş
etme………………………………
Akranlardan
birinin ölümüyle baş etme……………
Primier önleyici, müdahaleleri planlamak ve
sistematik bir şekilde organize etmenin bir yolu, yaşamın her bir döneminde
başarılması gereken gelişimsel görevleri ve yaşam değişimlerini göz önüne
almaktır.
Ailede
Ruh Sağlığını Bozan Risk Faktörleri
a)
Ailesel Faktörler;
·
Aile
geçimsizliği
·
Ailede
ruhsal hastalıklar
·
Ailede
kötüye kullanım
·
Ailede
ekonomik güçsüzlükler ve işsizlik,
·
Eğitim
düzeyinin düşük olması
·
Aşırı
kalabalık olması
·
Akraba
evliliği
·
Ana
baba yokluğu ,
·
Rijit
aile ,
·
Zayıf
etkileşim
b)Çevresel – sosyal faktörler;
·
Evsizlik
,
·
Ayrımcılık,
·
Mahrumiyet
·
Göç
·
Deprem,
·
Yangın,
·
Sel,
·
Çevre
kirliliği,
·
Sosyal
destek azlığı,
·
Özürlü
çocuğu olan ailenin eğitim zorluğudur.
Ruh sağlığı hemşiresi
aileyi bütüncü yaklaşımla ele alıp değerlendirmelidir.
Kadın ve Risk :
Ülkemizde kadınları, ruh sağlığı tanımı
içinde de yer alan üretkenlik ,girişimcilik , kendini ifade etme, doyum ve
sorun çözme becerisi gösterme özelliklerinde sorun yaşayan bir gruptur.Ülke ruh
sağlığı verilerinde özellikle kadınlarda daha yüksek oranda görülen depresyon
objektif belirtisi olan somatik yakınmalarla sağlık merkezlerine başvuran
kadınların olması bu görüşü desteklemektedir.Biyolojik , psikolojik ve sosyal
yapısı gereği zorlanan bu grubun sağlığının korunması ve geliştirilmesi
sağlıklı aile ve nesillerin oluşturulmasında önemlidir.Kadının psikolojik doyum
ve doyumsuzluğu önemli olup aşağıdaki doyum boyutları ve içeriklerinde yaşanan
sorunlar ya da başarısızlıklar kadın ruh sağlığını riskli durumlardır:
Doyum içeriği
Sevgi ilişkileri -Sevme
sevilme durumu
-Seks hayatında doyumluluk
Kişisel başarı -Sevdiği insanlarla ilişki
-Yaşamda başarı
-İş
doyumu
-Kendini tanıma ve kabul
Kişisel zaman -Kişisel gelişme
-
-Beslenme durumu ve yeme tutumu
-Genel sağlık ve fiziksel çekicilik
-Fiziksel aktivite
-Ebeveyn olmak
-Çocuklarla ilişki
Sosyal ilişkiler
-Kendine zaman ayırabilme
- İş,aile ev ve çevre ile ilgili konularda
denge kurabilmek
-Yakın
arkadaşlarla ilişki
Sosyal ilişkiler -
İş arkadaşlarıyla ilişki
-Kendisi için önemli olan
diğer bireylerle sosyal yaşamı
Annelik :
Kadınlar için annelik periyoduna geçmek oldukça
strelidir.Hamilelik ve doğum sonrası periyod krizlere yol açabilir. Bu zaman
sürecindeki stresörler;
1. Hormonal değişiklikler
2. Beden imajının değişmesi
3. Hamilelikle ilgili psikolojik çatışmalar
4. Annelik rolüne hazır olamama.
Bu stresörlerin sonuçları
genellikle hamilelikte ve doğumdan sonra sıklıkla depresyondur.Hamilelik sırasın
da ya da doğum sonrası dönemlerde depresyon gelişebilecek riskli kadınları
tanımak mümkündür.Çok genç iyi eğitim almamış , çocukları olan, işsiz kadınlar
depresyon gelişmesi açısından risk faktörleridir.Bu risk faktörleri hemşireye
tanı koymak ve erken müdahale etmek için fırsat yaratır.Böylece anne olacak
adayların ruhsal ve fiziksel sağlıkları geliştirilir.
Çalışan anneler :
Ekonomik durumları ve kişisel kariyer seçimlerinden dolayı çalışan kadınların
sayısı artmaktadır.bir kadın için çalışmak , pozitif gelişen duygular, kendine
güvenin artması ve bağımsızlık duyguları yaratabilir.Ama aynı zamanda eşini ve
çocuklarını ihmal etme düşüncesinden dolayı suçluluk ve anksiyetede
yaratabilir.Çalışan kadının ailede olumsuz giden her şey için sorumlu tutlması oldukça
yaygındır.Çalışan kadınlarda rol yüklenmesi , belirsizliği , yetersizliği ve
çelişkileri oldukça sık görülen sorunlardır.
Çalışan kadınlarla
ilgili Ruhsal belirtiler :
1. Uzun süre evde kalan kadının işine tekrar
döndüğünde anksiyete yaşaması.
2. Kariyer başarısından sosyal başarısızlığa
dönüşmesi ile ilgili korku ve anksiyete.
3. Kendinden beklenilen sosyal beklentilerle ,
kendi ihtiyaçları ve hakları arasında çatışma.
4. Bir kadın olarak profesyonel kimliği
arasında çatışma ve evliliğinin , ailesinin bağımsızlığını tehdit ettiği
duygusu.
Böyle
kadınlarda üç savunma mekanizması görülür :
Rasyonelleştirmede ; anne davranışını sosyal olarak kabul
edilmiş bir neden olarak görülür.Örneğin “eğer evde plsaydım gönüllü olarak
yapabileceğim bir iş bulurdun ya da çalışan bir kadınım , temizlik yapmaya
vaktim yok” .
Yansıtmada ;sürekli olarak başkasını suçlar.
Kompansasyonda;başka şeylerle tamamlamaya çalışır.Örneğin
çocuklarına sürekli hediyeler alır.
Hemşireler
, çalışan annelere rolleri ile başa çıkmalarında yardım edebilirler.Öncelikle,
kendi çalışmalarını anlamaları
sağlanmalıdır.Annenin çocuğun gelişimi üzerinde anne-çocuk iletişimin
niceliğinden çok niteliğinin önemli olduğunu anlaması sağlanmalıdır.
Çocuk -Egen ve Risk
Birçok yetişkin problemlerinin kaynağı
çocukluk çağıdır.Çocukluk ve ergenlik dönemleri, başa çıkma yeteneklerinin
öğrenme dönemidir.Çocukluk çağlarında ki biribcil koruma girişimlerinin
değerlendirilmesi ile ilgili durumlar şu şekildedir :
1.Antisosyal davranış
a.
Fiziksel agresiflik (kavga, yıkıcı olma ve benzerleri)
b. Diğer antisosyal
davranışlar(kaçma , hırsızlık ve benzerleri)
2. Öğrenme bozuklukları
3.Mental retardasyon
4.Çocukluk şizofrenisi
5.İntihar
6.Okul başarısızlığı
7.Bağımlılık
8.Nevrotik bozukluklar
Bu görülen problemlerin bir kısmı biyolojik gelişimle ilgili
olabilr.Diğerleri, ruhsal gelişimle, aile ve sosyal çevre ile iligili
olabilr.Bu durumlarla ilgili risk faktörleri, ebeveyn – çocuk ayrılığı ,
ebeveyn kaybı, çocukların kötüye kullanımı , aile çevresinden ve anne babanın
boşanması gibi durumlarla ilgili olabilir.Çocukluk dönemi ve adölesanlara
yönelik koruma ile ilgili faktörler, problem çözme yetenğini , sosyal
becerileri , sıcak bir ilişkiyi ve evin dışındaki olumlu deneyimleri kazanma olarak sıralanabilir.
Aile
ile Görüşme
Aileye yönelik terapötik müdahale açısından
hemşirenin talıması gereken nitelikler arasında aşağıdaki temel beceriler
öncelikle yer almaktadır :
·
İletişim
becerileri
·
Sorun
çözme becerileri
·
Danışmanlık
becerileri
·
Tartışma
becerileri
·
Yetişkin
(Ana –Baba) eğitimi
·
Psikiyatrik
bakım ve eğitim becerileri (özellikle şizofreni gibi ciddi ruhsal bozukluklar
açısından)
İletişimde
Tedavi Edici (Terapötik) Teknikler
Tedavi edici
iletişim teknikleri , danışmanın ; duygularını, düşüncelerini ve niyetini
rahatça ifade edebilmesi kolaylaştıran sözlü
ve sözsüz iletişim teknikleridir.Toplum ruh sağlığı hemşiresinin
hastasıyla ya da danışanıyla yaptığ yapısal görüşmelerde(danışma oturumlarında)
kullanılır.
Tedavi edici
iletişimin temelini oluşturan tavır, ilişkiye katılan tarafların benlik
saygılarını korumaya esas alır.Danışına ruh sağlığı hemşiresinin anlayışı,
empati ve yardım becerisi iletilir.Danışan kendisine saygı duyulduğunu, değer
verildiğini, güven duyduğunu hisseder.Bu bireyin kebdini “iyi”, “değerli” ve
“özel” hissetmesini sağlar.İfade ettiği duygu ve düşünce yüzünden bireyin
cezalandırılmayacağından, alay edilmeyeceğinden , kınanıp suçlanmayacağından ve
her hangi bir misilemeyle karşılaşmayacağından emin olmasını sağlamak
esastır.Danışan ; duygu , düşünce ve gereksinimlerini ifade edebildiğ sürece ,
iletişim açıktır ve hangi tekniğin kullanıldığı o kadar önemli değildir.Burada
iletişimin açık tutulması ve sürdürülmesi
toplum ruh sağlığı hemşiresinin amacı
ve sorumluluğudur.
Aşağıda iletişim
teknikler ve yaklaşımlar ;danışana ulaşmada , omnun iletmek iletmek
istediklerini iletmesinde ve iletişimi açık tutmada etkili olan iletişim
becerileridir.Danışana geribildirim sağlar ve kendini ifade etmesini
kolaylaştırır.(Smitherman, Colleen (1981) Larson 2000).
1.Gözlemleri iletmek :Her an danışmanla ilgili birçok olguyu
gözlemleme olanağına sahip olduğu için ;bu gözlemler danışanla veya durumla
ilgili olabilr.İki haldede bu gözlemlerin ortaya konması değerlidir:
Danışanla ilgili gözlemler:Danışanla ilgili gözlemler çoğu kez
konuşmayı başlatmada yararlıdır.Gözlemlere dayalı açıcılar , kişinin kendini
ifade etmesini kolaylaştırır.
“Bu sabah erken
kalkmışsınız”.
“Bugün sıkıntılı
görünüyorsunuz”.
“ Geçen hafta
ziyaretimde ; kayın validenizin yanında
konuşmaya pek istekli görünmüyordunuz?”
Durumla
ilgili gözlemler:Birey konuşmak istediğ, konuya giriş için bunları
kullanabilirsiniz.Konuşmayı başlatırken yararlıdır.
“Sizinle
psikiyatrik ilaç kullanmaya bağlı tepkiniz konusunda konuşmak istiyordum.”
2.Konuşmayı cesaretlendirmek:Özellikle ilişkinin başlangıç evresinde
yararlı olur.”Devem edin , sizi dinliyorum “ anlamına gelen kısa sözcüklerle
kişinin konuşmayı sürdürmesi sağlanır:
“Devam edin .”
“Evet.” “Hıh hı .” Öyle mi?” “Sonra ne oldu?”
Bu tür sözlü
davranışlara ek olarak , baş sallama , danışana doğru eğilme gibi sözsüz
davranışalar hemşirenin ilgi ve dinleme isteğini belirtir.
3.Keşfetmek:Bu teknik kendini ve sorunlarını derinlemsine tanıması
için danışanı cesaretlendirir.
“Bana işnizden söz
edermisiniz?”
“Ailenizde
şizofren tanısı konmuş bir hastanız olduğunu söylediniz?”
4.Kabullenici Davranmak:Bireyin yaptıklarını onaylamamız veya
düşüncelerine katılmamız anlamına gelmez.Bireylerin hissettikleri, duyguları ne
ise, bunları hissetmeye haklarının olduğunu ve davrandıkları gibi bir
davranışları olduğunu kabul ederiz.
5.Duygulara yoğunlaşmak:Danışanın duygularının neler olabileceğinin
ortaya konmasında toplum ruh sağlığı hemşiresi sorularını birey için önemli
olan konukar üzerinde yoğunlaşmasına yardımcı olacak biçimde düzenlenmelidir.
Danışan :”Bu olacak şey değil “
Hemşire:”Bütün
bunlardan bunalmış gibi gibisiniz.”
6.Açıklığa Kavuşturmak:Danışanın söyledikleri tam olarak
anlaşılmadığında kullanılr.Bu durumlarda:
“Şu an sıkıntılı
olduğunuz söylüyorsunuz.Neler hissettiğinizi tarif edebilirmisiniz?”
“Söylemek
istediğinizi dopru anlamışmıyım
?Diyorsunuz ki, ne yaparsam yapayım babamın gözünde başarılı biri olamadım.Öyle
mi?”
7.Özetlemek:Danışanla konuşulmakta olan konunun temel fikirlerinin
vurgulanmasıdır.Görüşme boyunca üzerinde durulan temel konuların gözden
geçirilmesini sağlar.Görüşmenin başında bir önceki görüşmenin özetlenmesi
yararlıdır.Özetleme sayaesinde danışan, tartışılan konuları anımsar ve hemşirenin söz konusu oturumu
nasıl sentez ettiği görme olanağı
bulur.Özetleme katılanların amacı gözden kaçırmamaları sağlar.
“Geçen
görüşmemizde, eşinizin sizi nasıl karşılayacağı hakkında endişeleriniz vardı.”
-Bugün üç temel nokta üzerinde durdunuz ;bunlar…………………………………..”
8.Dinlemek: Söylenenleri işitmekten öte bir şey ve anlşamak istenen
anlamı yakalama eylemidir.Danışanla etkileşim süresince , hemşirenin daha çok
dinleyen , danuşanın ise daha çok konuşan olması önemlidir..Dinleme sessiz
durmaktır, ancak pasif bir süreç değildir.Bu arada gözlem yapılmalı ,
duyduklarının gözlemlediklerinin anlamını kavramaya çalışmaktadır
9.Kapsamın yansıtılması: Danışanın anlattığı kapsam içindeki temel
düşünceyi yinler. Bu, kendini sözcükleriyle yineleme tekniğe benzer.
“Yakında her şeyin
daha iyiye gideceğini düşünüyorsunuz.”
“Yarım gün
çalışacağınız bir iş bulmanın iyi olacağını söylüyorsunuz.”
10.Duygularının yansıtılması: Danışanın ifadelerinde belirtilen
açık ve örtülü duyguların dile getirilmesidir. Bireyin anlayıp anlamadığı
ortaya konmuş ve empati, ilgi,saygı da iletilmiş olur:
“Anladığım kadarıyla
erkek kardeşinize öfkelenmiş gibisiniz.”
11.Bilgi vermek: Danışanın bilgi isteyen sorularına doğrudan ve
istenen bilgi verilerek yanıtlanması yeterlidir.
“Sizi onbeş günde
bir Salı günleri ziyaret edeceğim .”
12.Kendi sözcükleri ile yinelemek: Danışanı anlattığı konuların
içindeki temel düşünceyi kendi sözcükleri ile yinelemektir.
“Yani sizi
çocuk yerine koyarak davranmalarından rahatsızsınız.”
“Beş
yaşındayken annenizin sizi terk ettiğini söylüyorsunuz.”
Algıları kontrol etmek: Danışanın davranışları düşünceleri,
düşünceleri ve duygularıyla ilgili algıları onunla paylaşır ve anlaşılanların
birey açısından öyle olup olmadığı kontrol edilir.
“Gülümsüyorsunuz ama, bana
öfkelendiğinizi hissediyorum.”
13.Soru sormak: Danışana yardım edebilmek için, bilinmesi gereken
tüm bilgileri toplamak için gereklidir.
14.Geribildirim: Danışana, davranışlarının başkaları üzerindeki
etkisi hakkında bilgi verir, güven verici ve açık ilişkileri gösterir.
Aile ile ruh sağlığı
hizmetlerini sunma (terapötik – eğitsel müdahale)açısından yaplacak görüşmelerin temel ilkeleri şunlardır:
1. Eğitime görüşme ilkeleri doğrultusunda
başlama (aileyi selamlam)
2. Aile bireylerinin evde ilaç kullanmaya
ilişkin endişelerini ifade etmeleri için açık uçlu sorular sorma (“ilaç
kullanmaya ilişkin endişelerinizden söz
edermisiniz?, ilaç kullanmaya ilişkin güçlükleriniz neler?..”)
3. Hastaya bakım verecek birey /bireylerin
ilaçlara ilişkin var olan bilgisini öğrenme (hastanızın kullandığı ilaçlara
yönelik neler biliyorsunuz?)
4. Aile bireylerinin ilaçlara ilişkin var olan
doğru bilgileri destekleme
5. Aileye hastaya verilen ilacın neden
verildiği ve hastalığı Tedavi etmedeki etkisini anlaşılabilr bir dille anlatma
6. İlaçtan beklenen olumlu etkinin görülmesi
için düzenli kullanmanın önemini anlatma(özellikle ilk alımda etkisinin
yaklaşık 1 hafta on günden sonra başlayacağını belirtme)
7. Özellikle ilk kullanımda beklenen olumlu
etkilerden önce yan etkilerin örülebileceği ve yan etkilerin her bireyde farklı
düzeylerde görülebileceğini söyleme
8. Aileye ilaç kullanımı sırasında
hastalarının günlük yaşamında yapması gereken değişiklilkleri , uyması gereken
durumları (araç kullanma,alkol – ilaç etkileşimi ,ince motor becerilere etkisi)
açıklama
9. İlaç yan etkileri ortaya çıktığında yapmaları gereken uygulamaları
açıklama(ilacın çeşidine göre)
10. Yan etkiler çok ciddi düzeyde , ise mutlaka doktora başvurmaları gerektiğini açıklama(ilaç
entoksikasyonu , akut disttoni gibi)
11. Aileye soru sorma fırsatı verme
12. Ailenin sorularını yanıtlama
13. Görüşmeyi görüşme ilkeleri doğrultusunda
sonuçlandırma
Hedefler:
Dinleme ve işitmenin farkını kavrayabilmesi
Dinlemede sık yapılan hataları fark
edebilmesi
Dinleme çeşitlerini bilme
Kendini dinleme davranışını değerlendirme
Kişilerarası ilişkilerde etkili dinleme
davranışını değerlendirebilme
Dinleme
Dinlemek bir konuyu iletmek isteyen kişinin
söylediklerini onun iletmek istediği biçimde anlamaktır.Dinleme birinin
söylediğini duymaktan daha çok ne
söylediğini duymaktır.Dinleme aktif tutumlar gerektirir.Hem sözel hem de sözel
olmayan tepkilerle onun söylediklerine dikkat ettiğinizi
göstermelisiniz.Dinlemeyi sağlamak için sessiz bir yer ve zamana ihtiyaç
vardır.Olgunlaşmış tepkilerle karşıdakinin endişelerini gidermeye çalışma ve
öğütleri verme , birkaç sözcük duyduktan sonra sorunun ne olduğunu
bildiğini düşünen, sabırsızlıkla
yorumlar ve tahminler yapanların sayısı hiç de az değildir.
Dinlemenin
Fonksiyonları
1.Dinleme birilerinin sizi anladığını veya
en azında çaba gösterdiğini anlamanıza
izin verir.
2. Dinleme diğer insanların anlattıklarını
gerçekten görme deneyimleriniz için sizi cesaretlendirir.
3.Dinleme, hem kendiniz hem de konuşan için
açıklık yaratabilirsiniz.Durum ve problemdeki
önemli bilgilerin ne olduğunu gösterir.Bu durum hakkında açıklık
yaratır.Böylece problemlerin kendi kendine çözümünü bulmada yeterli yardımı
gösterebilirsiniz.
Dinlenmenin
ilkeleri
Dinleme gerçek bilgiyi göstermelidir.”Görünüşte”
dinleme, yapılıyorsa konuyu anlamak mümkün değildir.Dinlemede açık ifadeler
olmalıdır, böylece dinlediğiniz kişinin amacını anlayabilirsiniz .
Göz
iletişimi: Karşınızdakine
dikkat ettiğinizi , ilgilendiğinizi açık olarak gösterme yoludur.
Vücut
postürünüzle ilgilendiğinizi gösterin : Vücut postürünüz diğer insanları etkiler postürün dinlemeye
açık olması çok önemlidir.Vücudunuz kişiye dönük olmalıdır.
Konuşmayı
cesaretlendirmek :Bu
bölümün önemli noktaları iki örnekle açıklanabilir.Biirisiyle telefonda
konuştuğunuzda hattın sonundaki diğer kişiden “evet , evet”, “hmm, hmm” veya
bunu gibi şeyler beklenir ,böylece sizi dinlediğinizi bilirsiniz.Göz göze
iletişimde de tepkiler önemlidir, mimikler şaşırdığını göstermek , kaşlarını
çatmak “, “e” evet” demek konuşamacıyı cesaretlendirir ve dinleyen kişi konuya
hakim olur.
Anlamadğınız
durumlar için açıklama isteme:Anlamadığınız
durumlar için açıklama istediğinizde bu olumsuz algılanmaz aksine ilgi görürsünüz
.Birilerinin ne söyledi! Açıklamasına yardım etmek için “Tam olarak ne demek
istedin?” ve “Önemli olan bölümü söyleye bilirmisiniz? Gibi sorularla dilediğiniz kişinin ne
söylemek istediğini anla çabanızı
gösterebilirsiniz.
Sorunun
ayrıntıları için tereddüt etmeyin :Birisiyle
konuştuğunuzda onun ne demek istediğini kesinlikle anlamaya çalışın “Hangi
deneyimlerden hoşlandı, neler bekliyor ya da korkuları varmı?” gibi .Sorunun ne
olduğunu tam olarak bilmek istiyorsanız dinleyin ve ayrıntıları sorun.Birilerine
ne söylediğinizi açıklamaktan daha çok dinleyin ancak dinleme sonunda demek
istediği anlaşılabilir.Bu yüzden gerekli olan sadece diğerlerinin size iletmek
istediği mesajları değil hem içerik hem de duygusal anlamları anlamak için
aktif anlamalısınız .Sorular karşıdakini tamamen anlamayı amaçlamalıdır, dinleyicinin merakını tatmin
etme özelliğine sahip olmamalıdır.
Şimdi
ve sonrayı özetleme:Özellikle
konudan konuya atlamak veya uzaklaşma oldğunu ne söylediğini anlamak için
özetleme çok önemlidir.
Duygularınızı
kontrol altında tutun: Her
bireye göre kendi düşünceleri doğrudur.Diğerlerinin düşünceleri sizin
düşüncelerinizden farklı bile olsa bunu kabul edebilmelisiniz.Bu durum
yarattığı duygularla karşınızdakinin ne söylediğini duyamayabilirsiniz.
Asla
acele etmeyin:Dinlerken
“zamanınızı alıyorum” , “Demek istiyorum ki” ve küçük baskılarla sorularınıza
başlamayın.Bu hoş olmayabilir,
özellikle kelimeleri bulmakta güçlük
çeken ya da kekeleyen insanlarda saatinize baktığınızda , bir şeyleri
toparlamaya , başladığınızda sabırsız olduğunuz belli olur.
Sık
yapılan hatalar:
İlgisiz dinleme tutumu:Dinleme davranışının
kurallarını listelerken özellikle dikkat edilen noktalar, göz teması ve ilgili
dinleme tutumudur.Bazen, birisi onlarla konuştuğunuzda , diğeri televizyon
izlemeye devam eder.Bazı insanlar yüzlerinde ifade göstermezler.Bunlar kötü
dinleme tutumlarına örnektir.Diğer bir ilgisiz dinleme tutumu da , birisi onunla konuşurken başka işlerle uğraşmadır.Örneğin kişi kalemiyle ya
da ataçla oynayabilir ya da resim çizebilir.
Diğer
kişinin konuşmasını bitirmesine izin vermeme: Sıklıkla yapılan bir başka hata insanların anlatacakları
bitmeden önce onların sözünü kesmektir.Bu, diğer kişinin ne demek istediğini
bildiğimizde ve kişinin söylemek istediğini bitirmesine izin vermeyi gereksiz gördüğümüzde olur. Bir başka neden ,
başka birini dinleme yerine kendi konuştuklarımızı duymayı tercih etmemizdi.Bu
özellikle konu “duygu yüklü” olduğundan ve kişisel olarak bizi ilgilendirdiğini
hissettiğimizde olur.Grup tartışmalarında da diğer kişiler birbirlerinin sözünü
bitirmesine izin vermediğinde olur, insanlar kısa bir süre bekleyebilir ve
sonra kesmek için fırsat yakalar.
Kendi
hikayemizi anlatmaya başlama:Dinlemenin
özelliklerinden birisi başka bir kişiye kendi hikayesini anlatma fırsatı
verilmesidir. Bu hikaye belirli bağlantılarımızı , belirli şeyleri bize
hatırlattığı için bazı zamanlarda kaçınılmazdır.Birisi yaşadığı duyguları size
söylediğinde ve karşılığında “Bu konuda nasıl hissediyorsun ?” diye sorduğunda
, “Bende bunun gibi yaşamıştım ….” Şeklinde konuşmaya eğilimli olursunuz
ve sonra kendi hikayenizi anlatırsınız.
Hatırlayamama:Diğer kişinin hikayesine ilginiz yetersiz
olabilir ve sürekli hafızada tutamayabilirsiniz.Dinlemeyecek durumda olduğumuzu
bir bakla kişiye söylemde çok sık yetersizlik yaşarız;ona konuşması için izin
veririz ve bir şeyler mırıldanırız;dinler gibi yaparız fakat bu arada
dinleyemeyiz.Zamanınız yoksa veye kendinizi birilerini dinlemek için iyi
hissetmiyorsanız en iyisi bunu hemen söylemektir.Dinleme davranışı daima samimi
olmalıdır.
Dinleme çeşitleri
Dinlemenin değişik türleri vardır .Bunların en yaygın olanı
görünüşte dinlemedir. Bazen karşınızdaki kişi dış görünüşü ile dinliyormuş
gibidir, fakat iç dünyası bambaşka bir yerdedir ya da kafasın da sizin
söylediklerinizden daha önemli bir konu vardır.Bazı kişilerde kendi
söyledikleri y ada söyleyeceklerinin dışında başka bir şeyle ilgilenmezler.Bu
kişiler karşılarındakilerle konuşuyor sanırsınız.Oysa aslında onlar konuşmuyor
konuşuyor gibilerdir.Söz konusu olan bir diyalog değil , o kişinin kendi
kendine konuşması , bir tür söylev vermesidir.Buna halk “nutuk atma” der.
Kimileride konuşmanın söylediklerinden
sadece kendi ilgilendikleri bölümü duyar, diğer söylenenleri dinlemez.Bu tür
dinleyiciler seçerek dinleyen kategorisine konabilir.Bunlar dikkatlerini
çekerek bir sözcük ya da ifade ortaya çıkıncaya kadar , “görünürde dinleyici”
olarak kalırlar, daha sonra ilgilendikleri bölümü dinlemeye başlarlar.
HEDEFKER:
1.Soru
sormanın fonksiyonunu kavrayabilme
2. Doğru soru sormanın önemini tartışabilme
3.Soru tipleri tartışabilme
4. Verilen cevaplara uygun yeniden soru sorabilme
AİLE
İLE İLETİŞİMDE ETKİN SORU SORMA BECERİSİ
Etkili soru sorarak kendimize ve
diğerlerine daha fazla zaman ayırabilir, konuyla ilişkili ve daha fazla
kullanılabilir bilgi toplayarak görüşmelerimizi etkili hale
getirebiliriz.Etkili sorular sorarak veri topladığımızda ihtiyacımız olan doğru
bilgiyi toplarız . Aile üyeleri ile aramızdaki yardım ilişkisi soru sorma
becerileriyle gelişir.Uygun sorularla somut ve aile üyesine odaklanmış bilgiler
elde ederiz.Aile üyesinin ya da ailedeki psikiyatrik bakıma ihtiyacı olan
bireyin bakım kalitesini sağlamada özel
veriler uygun soru sorma yolları ile elde edilebilr.
Soru
Tipleri
Açık
uçlu Sorular
Evet ya da hayır ile yanıtlanamayacak
sorulardır.Temelde kişinin belirli bir konu ile ilgili görüş, düşünce ve duygularını anlamaya yöneliktir.Özellikle
iletişimin başlarında kullanılmaları
uygun olup iletişimin sonraki aşamalarına geçişi kolaylaştırır.Açık uçlu
sorular hiçbir ön yargı olmaksızın iletilere
açıklık getirir.Açık uçlu sorularda karşımızdakini anlayabilmek için tam
bir dinlemeye geçmek gerekir.Bu tip sorular görüşmeyi açma ve konuyu
değiştirmede gereklidir.Açık uçlu sorularla
hastanın öyküsünü spontan olarak
anlatmasını sağlarız.
Kapalı
uçlu Sorular
İletişimde dinlemeye ve anlamaya geçmek
için açık uçlu sorular işe yarardır.Ancak açık uçlu bir soruya verilen cevapta açılması
gereken belirsizlik taşıyan duygu ve düşünceler olabilir.Bu durumlarda genel ve
belirsiz bir şekilde sunulan kavramları belirginleştirmek veya ilgili verileri
alabilmek için kapalı uçlu sorular devreye girer.Kapalı uçlu sorularla iletiler
arasında farklı anlamlara çekilebilecek belirsiz kavramları daha belirgin hale
getirmek amacıyla kullanılırlar.kapalı uçlu sorular gelen iletinin netliğini sağlama açısından
önemlidir.kapalı uçlu sorular gelen ileti somut veriler haline gelir.fakat
iletiyi geriye veriye dönüştüren bu tip sorular
fazla ayrıntıya inmeden ve tehdit edici olmadan sorulmalıdır.
1.Sorduğunuz sorular
görüşmenin içindeki tüm gerekli
ayrıntıları ortaya koyacak şekilde olmalıdır.Sorunla ilgili yer,nitelik
,nicelik ,kronoloji,ortam koşullar ve ilgili değişkenler açıklaştırıcı
olmalıdır.
2.Sorulan sorular
karşımızdaki tarafından anlaşılır olmalıdır.tıbbi dil kullanılmamalı , açık ve
basit bir dil kıllanılmalıdır.”bir
sorunun cevabı içinde belirginleşmiş olmamalıdır.” “Taburcu
olduğunuz için seviniyor olmalısınız?” “çocukların dövülmemesi gerektiğine inanıyor olmalısınız ?”
3. sorular merakımızı gidermeye
yönelik olmamalı , deşici sorular sorulmamalıdır.eşiniz sizi neden terk etti?
4.birkaç soru aynı anda
sorulmamalıdır ”size anlattığım önerilere uydunuz mu , diyetinize dikkat
ettiniz mi , kontrollere gittiniz mi?”
5.sorular neden ve niçin
ifadeleriyle başlamamalı , aile üyesi sorgulandığını hissetmemelidir.”neden bu zamana kadar kontrole
gelmediniz ? niçin diyetinize uymuyorsunuz?”
Bir
soruyu sormadan önce kendimize sormamız gereken sorular ?
Bu soruyu NİÇİN seçtin ?
Tam olarak NE sormak istedin ?NASIL sormak istersin ?
KİME sormak istersin ?
NE ZAMAN
sorulmalı ?
NEREDE
sorulmalı
Kişisel
merak içermeyen sorular
Çok gerekli değilse , kişinin özel yaşamını
anlatması önlenir.Sağlık personelinin gösterdiği merak kişisel değil , mesleki
olabilir.örneğin sağlık personeli; hastanın yarasının kapanıp kapanmadığını ,
absenin iyileşip iyileşmediğini ,
durumunda bir değişme olup olmadığını merak edebilir.Bunların merak edilmesi ;
sağlık personel i danışana düşündüğünü , onunla ilgilendiğini, durumundaki gelişmeleri
izlediğini gösterir.bu da danışanın kendini iyi ve değerli hissetmesine katkıda
bulunan tavırlardır.
“karınız sizi niye terk etti?”
“bu yaşa dek neden evlenmediniz ?”
Bu gibi sorular, danışanla ilgili bilgi
toplamaktan çok , soranın kişisel merakını gidermeye yönelik olduğu için uygun
değildir.Ancak bu konularda bilgi toplamamız gerekiyorsa, bu soruları aşağıdaki
şekilde düzenlemek uygun olacaktır
“Karınızın ayrılması konusunda konuşmanın bir yararı olur mu?”
“Evlilik konusunda neler
düşünüyorsunuz?”
AİLE
İLE GÖRÜŞMEDE KULANILACAK GÖRÜŞME SORULARI
Aşağıda bulunan örnek sorular sağlık
personeline görüşme boyunca uygun soruları sormada yardımcı olabilecek
niteliktedir.işlev düzeyi yüksek hastalarla görüşmede, açık uçlu soruların
görüşmeyi kolaylaştırdığını hatırlatmak gerekir.fakat, işlev düeyi daha düşük ,
dezorganize bir hastada kapalı uçlu sorular yanıtı “evet” veya “hayır” olan
soruları veya kısa cevaplı sorular birliktelik sağlandığı ölçüde, daha işlevseldir.
Kapalı uçlu bir soru hasta için uygun
olan bir konuyu açıklığa kavuşturmak veya.
daha
fazla bilgi almak için “bana onunla ilgili daha fazlasını anlatırmısın?”
şeklindeki bir soruyu içerebilir.
PSİKOLOJİK
BOYUTU:
1.Son
zamanlarda sıklıkla ve açıkça düşündüğünüz bir probleminiz var mı?
2.
bu problemin geçmişte sahip olduğunuz diğer problemlerle ilişkisi varmı?bununla
ilgili bir örnek varmı?bu örnek ebeveynleriniz ile geçmişte olan çatışmalara
benziyor mu?
3.son
zamanlarda yaşamınızda çok değişiklik oldu mu?
4.
şimdi kendinizi nasıl görüyorsunuz?bu durumlar benlik saygınızı etkiledi mi?
SOSYAL
BOYUTU :
1.Genelde başka insanlarla çok fazla zaman harcıyor musunuz?
2.diğer insanlar size farklı bir şekilde karşılık veriyorlar rmı?
3.son zamanlarda yakın ilişkilerinizde değişiklik oldu mu?
4.arkadaşlarınız durumunuz hakkında ne düşünüyor?
5.kendinizi çok eleştirirmisiniz?
6.bu dünyada(yaşamda) bugün birlikte olabilecekleriniz ile ilgili
olarak ne düşünüyorsunuz
7. bugün diğer insanların kendi problemlerinizden sorumlu olduklarını hissediyor munuz?
8.başkalarının etkisiyle yada kendi değerlerinize göre hareket eder misiniz?
BİYOJİK
BOYUTU:
1.Her hangi bir aile üyenizde de buna bezer
bir problem var mı ?ailenizde herhangi biri , psikiyatrik bir hastalık
nedeniyle hastaneye yatırıldı mı?
2.son zamanlarda yeme ve uyku
alışkanlıklarınızda bir değişiklik oldu mu?son zamanlarda olağan dışı bir
şekilde üzüntü veya mutluluk hissettiniz mi?
3.başkalarına açıklamakta zorlandığınız
olağan dışı deneyimleriniz oldu mu?düşünceleriniz genelden daha hızlı veya
yavaş bir şekilde hareket ediyor gibi mi görünüyor?
4.bazı düşüncelerinizin kontrol altında
olmadığı hissiniz oldu mu?
5.başkalarının beklentileri nedeniyle
baskılanmış hissediyormusunuz?
6.ne sıklıkla (ve ne kadar)alkol
içiyorsunuz?herhangi başka bir madde kullanıyor musunuz ?madde veya alkolle
ilişkili herhangi bir probleme sahip misiniz?
7. şu an önerilen herhangi bir ilaç
kullanıyor musunuz ?
KÜLTÜREL
BOYUTU :
1.Sizin şu anki yaşamınız , büyürken
(yetişirken )ki aile yaşamınızdan ne kadar farklı ?aileniz ve arkadaşlarınız şu
an sizin anlayacağınız sıkıntılara sahip mi?
2. bu çeşit problemlere önceki yaşadığınız
kültürünüzden insanların tepkisi nasıldı?onlar böyle bir durumu nasıl açıklıyor
veya hissediyorlar?
DAVRANIŞSAL
BOYUTU :
1. Her zaman problemlere neden olan herhangi
bir spesifik davranışınız var mı?sizin durdurmak istediğiniz kontrol altında görünmeyen herhangi bir davranış var mı?gerçekten yapmak
istemediğiniz, bazı davranışları yaparken zorlanıyormusunuz?
2. Diğer insanlar size nasıl tepki
gösteriyor?arkadaş edinmek kolay mı?
RUHSAL
/SPRİTUEL BOYUTU :
1.Yüksek bir gücün veya yüceliğin olduğuna
inanıyor musunuz?bu gibi güçlerle ilişkiniz nedir?
HEDEFLER
1.Ruhsal durum değerlendirilmesinde dikkat edilmesi gereken
özellikler
RUHSAL
DURUM DEĞERLENDİRİLMESİ
Ruhsal durum değerlendirilmesi , öncelikle tıbbi açıdan genişletilmiş bir
tanımlama aracıdır.bu değerlendirmenin amacı
, psikopatolojik semptomları tanımlamak
ve danışanın / hastanın bugünkü zihinsel ve duygusal fonksiyonları gibi
ruhsal durumu değerlendirmektedir.bu araç, danışanın akut psikotik
özelliklerini çabucak tanımlamak ve işlevsel durumlarını organik durumlardan
ayırmak için oldukça yararlıdır.
Tüm veri toplama , değerlendirme
araçlarında olduğu gibi , ruhsal durum değerlendirmesi , ancak danışanın öyküsü
, sosyakültürel statüsü ve fiziksel durumu ile ilişkilendirildiğinde
anlaşılabilr.hemşire , ruhsal durum değerlendirilmesi ile ilgili sorularını
hastanın/danışanın kültürel geçmişine, kişiliğine, gereksinimlerine,isteklerine
ve iletişim düzeylerine uygun bir şekilde hazırlanmalıdır.
a)Projektif
testler:
Projektif testler, anlamı belirsiz figürler
üzerine olan sözel ifadelere odaklanarak
hastanın/ danışanın zihin yapısını göstermek için düzenlenmiş
testlerdir.projektif testler, standardize olmamış düşünce örneklerini ve gerçek
durumlardaki gerçeğe dayanan veya tahmini davranışları tanımlamaktadır.
GÖRÜNÜM: Genel görünüm, motor davranışlar , kişisel
davranış ve konuşma , postür, yürüyüş
genel bir gözlemle değerlendirilir ve genel izlenim olarak kaydedilir.
DAVRANIŞ: konuşma örnekler, ses tonu, argo
kullanımı, konuşmanın akıcılığı , göz teması , beden dili,başkalarına ve çevresine
genel davranışsal tepkileri genel bir gözlemle değerlendirilir ve danışanın
genel davranış bulgularıyla karşılaştırılır.
ORYANTASYON: Kişi,yer, zaman , durum ve
başkaları ile ilişki gerçeğini fak etme, direkt sorgulama ile değerlendirilir.
BELLEK:Yakın bellek, şimdiki son bellek ,
uzak bellek, direkt sorgulama ile
değerlendirilir.
DUYGUSAL: İçsel ve dışsal uyarıları
algılama, konsantre olma, ilgilenebilme Direk sorgulama ile değerlendirilir.
ALGISAL SÜREÇLER:Duyusal olarak alınan
bilgilerin incelenmesi,i kendisini fark etmeyi , birisinin düşüncelerini ,
gerçekleri ve fanteziyi içerir.
b)Kişilik envanteri:
Kişilik envanterleri, tutumları ,
alışkanlıkları ve hareket eğilimlerini
ölçen standardize edilmiş objektif testlerdir genellikle anket
formundadır.kişilik envanterlerinin
zorluğu, soruların yapay ortam koşularında sorulması ve test tarafından
sunulan sınırlı sayıda yanıt arasından
seçim yapılmak zorunda kalınmasıdır.bunlar, kültürel açıdan , bias (önyargı)
yaratabilirler.ancak, bu testler, potansiyel davranışların ve düşünce
örneklerinin güvenilir göstergelerini oluşturmaktadır.
c)Zeka Testleri:
Zeka testler, sözel ve sözel olmayan
düzeylerde zihinsel fonksiyonları ölçer. Bu testler yaşa göre standardize
edilmiştir. Genellikle zeka testlerinde
bireyin sosya kültürel özelliklerinin mantık üzerine etkisi değerlendirilemez.
Uygulanan zeka testlerinin amcı, bir
psikiyatri hastası/ danışanı için, problemlerinin var oluşu ve gelişiminde,
zihinsel fonksiyonlarının rolünü belirlemektedir.
Organtasyon
1.Nerede olduğunuzu ve etrafınızda neler olduğu fark etme sorununuz oldu
mu? Şu anda nerede olduğunuzu söylermisiniz?
Bilişsel:
1.Kendiniz için kaygılanıyor musunuz?
Hafıza
1Bugün kahvaltıda ne yediğinizi hatırlıyor musunuz?
2.Dün günlerden neydi?
Düşünce
İçeriği:
1.Son zamanlarda hakkında çık fazla
düşündüğünüz veya her zaman sık sık
düşündüğünüz bir konu var mı?
2.Düşünceleriniz normalden hızlı veya yavaş
mı hareket ediyor?
3.son zamanlarda sank, aklınız boş gibi mi
geli
1.Son zamanlarda hakkında çok fazla
düşündüğünüz veya her zaman sık sık yor?
4.düşüncelerinizi sürdürmekte veya
anlamakta sorununuz var mı?
5.Benim adım neydi?
6.Mezun olduğunuz yüksek okulun (lisenin) adı neydi?
Duyarlılık
1. Düşüncelerinize konsantre olma veya
odaklanma sorununuz var mı? Bir filmi ya da bir kitabı başından sonuna kadar
takip ederek izleyebiliyor musunuz yada okuyabiliyor musunuz?
2. İletişim kurmakta sorununuz var mı?
Algılama
1.Diğer
insanların bilmediği, sizin duyabildiğiniz ve görebildiğiniz bir şeyler varmı?
2.bu
genellikle olağanüstü yeteneklere ve
deneyimlere sahip olduğunuzu düşünüyor musunuz?
3.diğer
insanların tamamen yanlış söylediğine inandığınız şeyler var mı? Sizi incitmeye çalışan
insanların var olduğuna inanıyormusunuz?
4.son
zamanlarda bir adamı bir gölge gibi , bir şeyi başka bir şeymiş gibi gördüğünüz
oluyor mu?
İç görü
1.bugün burada olmanıza neden olan gerçek problemin ne olduğunu
düşünüyorsunuz?
2.şu
an tüm bu durumları nasıl yorumluyorsunuz ve bu dururum hakkında hisleriniz
neler?
Yargılama:
1.eğer bir polis sizi aşırı hız nedeniyle
durdursa ne yapardınız?
2.eğer, postadan sadece sizin
kullanabileceğiniz 10.000 dolar bir çek
alsanız ne yaparsınız?
Mizaç
ve Affekt:
1.son zamanlardaki duygu – durumunuzu nasıl
tanımlarsınız?normalden daha fazla veya daha
az mı duygusalsınız ?
ÖYKÜ:
1. Kaç tane erkek veya kız kardeşiniz var ? nerede
doğdunuz? Küçük bir çocukken ebeveynleriiniz neye benziyordu? Çocukluğunuza
ilişkin hatırladığınız şeyler neler?
2. Okul yaşamınızda başarılı oldunuz mu?
başarınız nasıldı? Diğer çocuklarla çok fazla oynar mıydınız?evde hoşlandığınız
şeyler nelerdi? İlkokul neye benziyordu?ne hoşlanırdınız? notlarınız nasıldı?
Sorununuz var mıydı?
3. Lisede siz nye okudunuz? Notlarınız
Entelektüel Birikim:
1.valinizin adı nedir? Son zamanlarda
gündemdeki en önemli haber (olay) nedir?
2.ben dur diyene
kadar 100’den 7 çıkararak (1A’ dan geriye 7’şer
7’şer ) sayabilir misiniz?
3.insanlar “dökülen
sütün ardından ağlanmazlı dediğinde ne anlıyorsunuz?
SONLANDIRMA (BİTİRME) FAZI:
1.Benim sizi anlamam yardımcı olacak , başka
herhangi söylemek istediğiniz bir şey var
mı?
2.bu görüşme için
eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı ?sizin için bu görüşmenin neye
benzediğini bana söyler misiniz?
3.bana soracağınız
sorularınız var mı?
HEDEFLER
1.Danışmanlık ilkelerini açıklayabilme.
2.danışmanlık ilkelerini
uygulayabilme
DANIŞMANLIK
Danışmanlık her hangi bir konuda başvuran
bir kişiye güvenilir bilgi ve becerisi olan kişiler tarafından , bilgi ve
beceri kazandırılması , kişinin bilinçlendirilerek kendi düşünce, seçim
ve kararını oluşturabilmesine yardımcı olunmasıdır.Danışmanlık;
-
Hizmet
alan kişiyi ve ailesini bilgilendirme
-
Hizmet
alan kişinin sorularına yanıt verme ve kaygılarını giderme
-
Bundan
sonra yapması gerekenleri açıklama
-
Ortaya
çıkabilecek olumsuz durumlar hakkında bilgi verme amaçlarıyla verilir.
Danışmanlık süreci
Danışmanlık aile üyelerinin /üyesinin rahat
ve güvenli hissedeceği, mahremiyetine sygı duyuları ve iletişim tekniklerinin
ustaca sunulduğu bir ortamda verilmelidir.ısıtma ve aydınlatma koşulları uygun
olmalı, temiz, sakin olmalıdır.
Danışmanın Özellikleri;
Danışman
güvenilir olmalı;kişinin mahremiyetini korumalıdır.danışman, danışmanlık istenen konuda bilgili
olmalıdır.danışman iletişim becerilerini etkili kullanabilmelidir.danışmanlık
ilkeleri;
Aile
üyesine /üyelerine iyi davranma
Güçlü
bir etkileşim ve iletişim kurma
Aile
üyesine /üyelerine gereksinimine uygun bilgi verme
Aile
üyesine /üyelerine anlamasına, hatırlamasına yardım etme.
Danışmanın aile üyesi/üyeleri
ile görüşmeyi değerlendirme
Danışanla
yakınlık / iletişim kurdu mu ?
Danışanın
duygusunu doğru yansıttı mı?
Danışanın
duygularını paylaştı mı?
Danışana
karşı yargılamadan açık iletişim kurabildi mi?
Danışman
stresörlerle duygusal tepkiler arsında bağlantı kurabildi mi?
Problemin
tanımında karşılıklı anlaşma sağladılar mı?
Danışman
danışanın rahatça açıklamasına ve konuşmasına izin verdi mi?
Danışan
görüşmenin sonunda yararlı seçeneklere /çözümlere ulaştı mı?
Hedefler
1.kriz nedenlerini kavrayabilme
2.kriz yaşayan bireye/aileye yaklaşım
ilkelerini bilme, müdahale edebilme
3.kriz yaşayan bireyi/aileyi uygun yere
yönlendirebilme.
KRİZ YAŞAYAN BİREYE/AİLEYE
MÜDAHALE
Kriz;
kişinin ruhsal yapısını ve davranışını yeniden organize etmesini gerektiren ,
kişinin kendisinden beklentilerinde ani değişime neden olan ve genel başa çıkma
mekanizmalarıyla başa çıkmayan herhangi
bir geçici durumdur.yaşam sürecinde bir dönüm noktası olarak ta
tanımlanabilir.kriz birey veya aileyi tehdit ederek var olan dengenin
bozulmasına ve tehdit altına girmesine neden olabilmekle beraber durumdan
başarıyla çıkabilmek kişisel gelişim için bir fırsat yaratabilmektedir.capları
krize götüren dört adım tanımlanmıştır:
1.birey,
krizle karşılaştığı durumla yüz yüzedir.gerginlik ve anksiyeteyle başa çıkmak
için geçmişte işe yarayan başa çıkma tarzını kullanır.
2.kriz
yaratan durum anksiyeteye neden olmaya
ve gerginlik yaratmaya devam eder.
3.acil
problem çözme mekanizmaları kullanılır, birey yardım arar.bütün iç ve dış
kaynakları harekete geçirilir.problem geçmiş deneyimlerle benzerlik bulma amacı
ile yeniden tanımlanır.birey kendini probleme göre yeniden ayarlar, bazı
amaçlardan vazgeçilir.bazen problem çözülür ve denge sağlanır.problem
çözülmezse gerilim giderek artar ve
birey depresyona girer.
4.problem
devam eder, çözülemez ve giderek artarsa aktif bir kriz durumuyla sonuçlanır.krizdeki
kişi kendini çaresiz hisseder ve ne yapacağını bilemez.birey emosyonel bir yıkıma uğrayabilir veya uygun
olmayan çözümlemez bularak gerilimi azaltırken gelecekteki sosyal işlevselliğine zarar verebilir.
Kriz
oluştuktan sonra birkaç günden bir kaç
haftaya kadar bir zaman diliminde sona erer,çoğu kez kriz genellikle
24-36 saat sürer, nadiren bu süre, 5-8 haftaya kadar uzayabilir.kriz her
bireyin yaşantısının bir döneminde ortaya çıkabilecek bir durumdur.krizdeki
birey ruh hastası değildir.Tanıya gidilecek her hangi bir patoloji yoktur
yoktur.içinde bulunduğu koşullar nedeni ile geçici bir gerginlik
yaşamaktadır.Baldwin bakım planlama ve
değerlendirme sağlayan alt kriz tipi tanımlamıştır.
Durumsal krizler:Burada
yüz yüze geldiği belirgi bir durum sonucunda orta çıkan bir sorun söz konusudur.örneğin
alkolik bir eşin olması.
Yaşamsal krizler:bu krizler yaşam sorunlarının psikoljik
anlama bağlı olarak durumsal krizlerden ayrılır.yaşamsal krizlere örnek olarak
ana baba olma , boşanma , kronik hastalıkların gelişimi verilebilir.
Travmatik stres krizleri:beklenmeyen ya da kontrol
edilemeyen durumlar sonucu ortaya çıkan durumlardır.aile üyelerinden birinin
ani ölümü , doğal felaketler ve tecavüz gibi durumlar travmatik krizlerdir.
Gelişimsel krizler:gelişimsel ya da olgunlaşma krizleri yaşam
sorunları geçmişte uyumlu bir şekilde çözümlenmediği zaman ortaya
çıkar.bağımlılık , değerlerin çatışması, cinsel kimlık sorunları örnek
verilebilir.
Psikopatoloji sonucu oluşan
krizler:daha önceden bir
psikopatolojinin bulunduğu duygusal durumları kapsar.nevrozlar kişilik bozuklukları
bu gruba girer.
Psikiyatrik aciller:kişinin işlevlerini ciddi bir şekilde
bozulduğu , yaşanan tehlikeye atan durumları içerir.örneğin intihar girişimleri
, akut psikoz durumları gibi.
Krize müdahale
Krize
müdahalede iki amaç vardır.birincisi duygusal ve çevresel alandaki acil ilk
yardımda bireyin ve çevrenin acısı azaltmak , ikincisi kriz esnasında bireyin
uyum ve mücadele gücü artır maya çalışmaktır.
Kriz
çalışmalarında ilk adım kişi ve yakınları için krizin anlamını
açıklamaktır.krizi değerlendirme şimdiki sorunu hikayesini almakla başlar.
“Semptomlar
ne zaman başladı?” hasta tarafından nasıl tanımlanıyor?hastanın hayatında başka
ne aynı zamanda başladı?
Geçmişte
ilgili hikayesi ve başa çıkma mekanizması hakkında bilgi alma :
“Daha önce benzer şekilde kriz olayı yaşandı mı?
Hastanın hayatındaki önemli birinin yaşadığı benzer kriz durumları var mı?
Geçmişte yaşadığı kriz durumlarım ile nasıl başa çıkmıştı ? varolan başa çıkma
yöntemlerini kullanmanın sonuçları nelerdir ? sorunu devam etmesine neden olan
biri var mı?
Ailenin
sosyal destek seviyesini değerlendirme
“Kriz anında kime başvurdunuz?
Bireyin hayatındaki en önemli ve ulaşılabilir kişi kim? Ev ortamı nasıl?
Hastanın iş çevresi ve sosyal çevresi
nasıl ?
Hemşirenin
kriz durumunu açıklayabilmesi için bazı yolları izlemesi gerekir.
Aileye Terapötik Müdahale
Yaklaşımları
Psikodinamik ve İçgörü
Yönetimli Yaklaşımlar
Bu
ekoldeki temel kavramlar bireysel hastaların psikoanalitik tedavisinden
alınmıştır.ailede şimdi varolan sorunlar, karı-kocanın bilinçdışı çatışmaları
ve geçmişteki ailelerden ailelerden
kaynaklanan yansıtmaları ile bağdaştırılarak açıklanır.örneğin kendi bilinçdışı
çatışmaları ile dünyayı doyurucu bulmayan bir anne çocuğunu kendi narsistik doyumu
için kullanarak çaresizlik ve suçluluk içine sokabilir.bir aile terapisinin
psikanalitik sayılabilmesi için 3 kriter öne sürülmektedir.birincisi aile içi
kişiler arası ilişkilerin dinamiğini psikanalitik kurama dayanarak
değerlendirilmesidir.ikincisi terapiye katılanların bilinçdışı çatışmalarını
farkında olmalarını ve onları çözümlemelerini
sağlamasıdır.üçüncüsü ise terapötik çerçevenin psikanalitik olmasıdır.
Bu
yaklaşımı kullanan aile tearpistleri , yüzleştirme, yorumlama,netleştirme
teknikleri kullanarak bireylere ve eşlere içgörü kazandırarak aile dizgesinde
değişiklik yapmayı amaçlamaktadır.terapi
sayesinde, bireylerin özerklik ve yakınlık gereksinimlerinin daha
gelişmiş biçimde sağlanması , daha empatik ilişkiler yaşanabilmesini , duygusal
tepkiselliğin azalıp blişsel işleyişin yükselmesi hedeflenir.
Yapısalcı Yaklaşımlar
Yapısalcı modelde ,aile sistemi ,karşılıklı
etkileşimlerin , çeşitli ve karmaşık davranış örüntülerinin olduğu bir bütün
olarak kabul edilir. Aile terapisi, bu karmaşık davranış örüntülerinin sürecini
anlamaya yardımcı bir teoridir.bu teorinin 3 temel kavramı:
1)
Aile
yapısı
2)
Altsistemler
ve
3)
Sınırlardır.
Aile
yapısı , ailenin tekrarlanan davranış örüntüleri sonucunda oluşan , aile
üyelerinin etkileşimin sağlayan, bu etkileşimle ilgili düzenlemeler koyan
yerleşmiş davranış örüntüleridir.bir yapısı olan aile sistemi işlevlerini,
bireylerin oluşturduğu
altsistemlerle yerine getirir.
Her bireyin kendi başına da alt bir sistem olarak kabul edildiği ailede üç
genel alt sistemden söz edilebilir.bu alt sistemler; karı-koca altsistemi.
Anne-baba alt sistemi.kardeşler altsistemidir.varolan altsistem ve sisitemlerin
bir sınırı vardır.bu sınırlar bir alt sistemden diğerine ne kadar duygu ve
bilginin aktarılacağını. Kimin kiminle ve nasıl bir ilişkiye gireceğini
belirler özellikleri açısından katı. Belirsiz ve belirgin olmak üzere sınırlar
üçe ayrılmıştır.katı sınır ile sınırlanmış altsistemler/sistemler arasında
geçirgenlik olmadığı için bireyler bağımsızlık kazanmalarına rağmen ,
birbirlerine yardımcı olamaz ve birbirlerinden öğrenemezler.eğer sınır belirsiz
ise bir tür iç içe geçmişlik söz konusu olur ve altsistemler/sistemler
birbirlerine yardım etmeleri .
birbirlerinden öğrenmelerine rağmen
bireyselliklerini ve farklılıklarını koruyamazlar .belirgin sınır
özelliğine sahip ailelerde ise bireyler birbirlerinden kopmadan fakat
bireyselliklerini koruyabildikleri bir birlikteliği başarabilirler.ailede
sınırlar ve hiyerarşinin bozulduğu
durumlara bir örnek olarak aşırtı koruyucu, denetleyici bir ebeveyn altsistemi
ile edilgin yada isyankar çocuğun bulunduğu bir aile yapısı
verilebilir.yapısalcı terapötik müdahale ebeveyn ilişkilerinin artmasın,
üçgenselleşmenin çözümlenmesini hedefler.kullanılan teknikler arasında
canlandırma,odaklama ve sınır oluşturma sayılabilir.terapötik müdahale
sırasında ailede olan sorunların canlandırılması, sorunu temsil eden birduruma
odaklanılması ve sınırların netleştirimesi(örneğin kızı adına konuşan anneye
,kızına yardım etmeye çalıştığı ama bunu
kızının kendisinin yapması gerektiği söylenerek ) sağlanır.
Bilişsel davranışçı
yaklaşımlar
Bu
terapötik müdahale yaklaşımında öğrenme ilkeleri kullanılır.iletişim
becerileri, sorun çözme becerileri, karşılıklı pekiştirme ve işlemsel
koşullarına teknikleri kullanılır. Bunun için uyumlu davranışları ödüllendirip
, uyumsuzları ödüllendirmeme tekniği bunlardan biridir.girişimlerin odağı sorun
oluşturan davranışlardır.bir iletişim uzmanı olan hemşire , aile üyelerine ,
düşünce ve davranışlarını net biçimde ifade etmeyi öğretir.sorun çözme ve
aşamada oluşur:sorunun belirlenmesi ,amaç oluşturma , çözüm önerileri getirme,
önerileri uygulama ve sonuçları değerlendirme.davranış değişiklikleri için olunlu pekiştirme ve ev ödevleri
kullanılır.
Stratejik Yaklaşımlar
Girişimlerin
odak noktası ailede yakınma yada yakınmalara neden olan sorun olarak kabul
edilir.bu yaklaşıma göre semptomların nedenlerinden birkaçı ailenin başarısız
problem çözme yöntemleri, yaşam
siklusuna geçişlerinde uyum sağlamada beceriksizlik ve kötü işlev gören
hiyerarşik yapıdır.ailenin sorunu çözebilmesi için varolan kalıbı değiştirip
yeni bir kalıba ulaşmaları hedeflenir u hedef için alt amaçlar, katı geri
bildirimlerin önlenebilmesi yeni sonuçla birlikte semptonun devamlılığının
değiştirlmesi ve daha berrak bir hiyerarşik tanımın yapılabilmesidir.aile
yapısına direkt ve öneri getirilmez;aile yeniden organize olmanın doğrultusu
açısından oldukça serbesttir.değişim için sorunu yeniden çerçevelendirme ,
belirti bağlantı taşıyan davranış
ödevleri gibi belli başlı teknikler kullanılır.bu yaklaşımda iletişim –dil ve
anlamlandırma süreçleri özellikle önem taşımaktadır.
Sistemlik yaklaşım
Aile
,bilgi alış verişi ve aktif bir iletişimin olduğu bir sistem olarak kabul
edilir.ruhsal belirtilerin , kişinin içinde bulunduğu sosyal ortamla olan
bağlantısı vurgulanarak , terapötik müdahalenin bu doğrultuda
gerçekleştirilmesi planlanır.ruhsal sorunlar bireyin içinde bulunduğu sisteme
,sistemdeki kişilerle ilişkilerine mantıklı bir uyum olarak
değerlendirilir.etiyolojiye yaklaşımda semptomlardan sorumlu olan her hangi bir
aile bireyi olmayıp ,hatta fonksiyonu
bozuk ailede olmayıp “aile oyunudur”. Aile kısır bir döngü şeklinde
süregiden etkileşim örüntülerine hapis olmuşlardır.bu yaklaşımda sistemlerin
kendi kendine sürekli olarak değiştiği ve geliştiği ancak görünürde stabil
olduğu kabul edilir.sistemik terapötik yaklaşımın işlevi ailenin değişebilme
becerisinin gelişmesi ,değişme potansiyelinin özgürleşmesidir.ailenin nasıl
olması gerektiği konusunda terapistin kendi çözümlerini aileye kabul ettirmeye
çalışması yerine ailenin kendi çözümlerini bulmasına yardımcı olmak esatır.
Eksperiyental/humanistik
yaklaşım
Aileyi kişiler arası etkileşimle oluşan bir
sistem olarak tanımlanır.bu yaklaşıma göre iletişim , aile sisteminin sağlıklı
yada sağlıksız olasının en temel belirleyicisidir.nasıl iletişim kurulacağı
karmaşık bir olay olmasına rağmen , iletişimin kendisinin öğrenmeye dayandı
kabul edilir.ayrıca terapide bireyin benlik saygısı üzerinde de durulur.
Üç iletişim düzeyi
tanımlanmıştır:
1)anlam düzeyi (sözel iletişim /kelimeler
–anlamları)
2)çağrışım düzeyi(vücut ve ses iletişim ile
anlamla ilgili mesaj)
3)çevre düzeyi (iletişimin
geçtiği yer ve zaman )
Bunların
dışında kişiler arası ilişkilerde kullanılan beş iletişim çeşidi vardır:
1)Yatıştırıcı
iletişim :iletişimin bütünün içindeki benlik diğer kişi ve çevre boyutlarından
, benliğe hiç önem verilmez ve diğer kişi ile çevre dikkate alınır.bu iletişim
şeklinde kişi ne olursa olsun kabul eder, katılır
2)suçlayıcı
iletişim: iletişimin bütünü içinden diğerleri ve çevreye önem verilmez, önemli
olan sadece benliktir.bu iletişim şeklinde kişi varoluşunu suçlayarak kabul
etmeyerek devam ettirir.
3)süper
mantıklı iletişim: iletişim bütünü içinden benlik ve diğer kişiye önem
verilmez,önemli olan sadece çevredir.bu iletişim şeklinde kişi genelde katı, prensipli ,objektif obsesif
kompulsiftir.
4)ilgisi
iletişim :iletişim bitini içinden benlik,diğer kişi ve çevre boyutlarının tümü
dikkate alınmaz.bu iletişim şeklinde kişinin söylediği hiçbirşeyle ilgili
değildir.
5)Uygun
iletişim:iletişimin bütünü içinden benlik, diğerleri ve çevre boyutlarının tümü dikkate alınır.belirtilen bu beş
iletişim çeşidinden ilk dördü işlev bozukluğu olan ailelerin kullandığı iletişi
şekilleridir.
Tedavi
sürecinin iki temel amacı vardır.birinci amaç her üyenin başkalarının
yanında kendi ve diğerleri hakkında
düşündüğü /hissettiği /gördüğü şeyleri uygun ifade biçimleri olarak
açıklayabilmesini sağlamaktır.ikinci amaç bireyselliğe saygını varolduğu bir
bütün içinde kararların güç yerine pazarlık/arştırma ile alınmasını
gerçekleştirmektir.
Eğitsel yaklaşımlar
Bazı
yeni çalışmalar bu yaklaşıma önem kazandırmıştır.hastaların , ailelerine ,
diabet ve hipertansiyonda nasıl suçları yokas bu hastalıklarda da suçlarının
olmadığım bilgisi iletilir.etiyolojik – patogenetik model yerine , başa çıkmayı
sağlayan , bilgilendiren model kullanılır.bilgilendirme çalışma grupları ,
yazılı kaynaklar, broşürler aracılığı ile yapılır.bu yaklaşımlar kronik ruhsal
bozuklukların yanı sıra çocuk gelişimi, iletişim gibi konularda da
uygulanmaktadır.
Terapötik
müdahale sürecinin özellikleri
Aileye
terapötik müdahale terapist genellikle beraber yaşayan aile üyelerinin tümünün
bir araya getirilmesi ve hemşire ile birlikte görüşülmesi şeklinde
yürütülür.ancak uygulamada tüm geniş aileyi (nineler. Dedeler , dayılar ,
amcalar, halalar ve benzerleri) bir araya getirmeyi amaçlayarak çalışmayı doğru
bula hemşireler olduğu gibi bir tek bireyle de aileye terapötik müdahale
uygulanabileceğini , önemli olanın ilişkileri ele almak olduğunu savuna görüşlerde vardır.evlilik terapisinde
evli (ya da birlikte yaşayan) çift birlikte görüşmelere alınır.bireysel
terapilerin olduğu durumlarda önemli bir sorun , çifti gören terapist yada
terapistler ile terapiyi sürdüren terapistlerin iş birliği kurarak çalışabilmeleridir.
Aileye
terapötik müdahale çalışmasını yürütecek olan hemşirenin özellikleri açısından
önemli olan noktalar, geniş bir eşduyum becerisine sahip olabilme ;psikiyatrik
bakım konusunda biligili olma ;karışıklığa dayanma gücü ;terapötik sürece kendi
katkısını ve etkisini ele almaya istekli ve yeterli olmalıdır.
Değerlendirme
aşamsında hemşire bir geçmişi paylaşan anıları olan bir grupla
konuşmaktadır.ailenin kendine özgü değerleri ve iletişim diline başarıyla uyum
gösterebilmesi gerekir.bu uyumu sağlamayı kolaylaştırmak için kullanılabilecek
teknikler , aynı dili kullanma ailenin ve tek tek bireylerin değerlerini ve
güçlerini vurgulama ve övme, yargı belirtme yerine etkileşimsel (döngüsel)
sorgulama (örneğin;karınız öyle yaptığı zaman siz ne yapıyorsunuz?sorusu
gibi)tekniklerdir.değerlendirme sürecinde ,her üyeden sorunu ve sorunu
tarihçesini kendi gördüğü açıdan tanımlaması istenir.bir üyeye sorulan sorunu
aynısı diğerlerinede sorulmalıdır.söylenenlere karşı oluşan etkilenme de her
bir üyeden alınır . bireylerden “ben” diliyle konuşmaları istenir.her birinin
çözüm konusundaki öneri ve düşünceleri alınır.birbirlerine söyledikleri aynı anlamlarda
işitilip işitilmediği araştırılır.rol değiştirme ve eşleme gibi psikodrama
teknikleri kişilerin birbirinin davranışlarından nasıl etkilendiklerini
anlamalarını sağlamada çok yararlı olabilecek tekniklerdir.hemşire görüşme
odasında bireylerin birbirleri ile etkileşimlerini gözleyerek , sorunu
netleştirme ve etkileşimlere ilişkin yorumlamalar yapar. Sorun konusunda
değişimleri tetikleyen önemli araçlardan biriside yeniden çerçevelemedir.bu
genelde olumsuz etkilenen davranışı olumlu bir çerçeveye alan , yeni bir bakış
açısı getiren , davranışın işlevsel yararına odaklanan bir yorumlamadır.bu
şekilde olumsuz duygu yükünün azalarak kişilerin anlayış ve değişim gücü
kazanmasına yardımcı olan bir tekniktir.aile terapisinde davranışsal kalıplara odaklanılmaktadır .aile üyelerinden
birinin davranışı diğer üyelerde , etkileşime bağlı davranışlarla
sonuçlanır.değişim sürecide bu davranışsal ardışıklığın fark edilmesi ve
değiştirilmesi biçiminde olacaktır.
Aile
ile görüşmeler sırasında hemşire etkin bir şekilde yönlendiricide
olabilmelidir.örneğin aile üyelerinin oturma düzeninin değişiklikler
önerebilir;iletişim becerileri konusunda etkin bir eğitimci rolü
üstlenebilir;aile içi şiddet yada tartışmaları sınırlayıcı ve yasaklayıcı
olabilir.bu tür durumlarda tartışmaların belli bir süreye sıkıştırılması önerilerek aileye bu tür durumların aslında
onların denetiminde olan durumlar olacağı mesajı verilebilir.
İletişim
becerileri aslında davranışsal değişiklikleri sağlamak açısından özellikle önem
taşır. Açık ve net iletişim , soru sorabilme yetisi ,söylenenlerin
karşındakiler tarafından nasıl anlamlandırıldığının soruşturularak
araştırılması becerileri sorunların çözülebilmesini sağlayacak
araçlardandır.hemşire görüşmeler sırasındaki
tarzı ve iletişimi ve üyelerin etkileşimsel iletişim konusunda beceri
kazanmalarını sağlayabilecek bir örnek (rol model) oluşturmalıdır.
Aile değerlendirme formu
1.Demokrafik veriler
2.Roller kurallar ve
ilişkiler
-Karar verme patterni
-iletişim patterni
-kurallar v eroller
3.sosyo ekonomik ve kültürel
faktörler
-sağlık gereksinimi karşılama durumu
-rol sorumluluk ve değerleri
-dinle sağlık ilişkisi
-değer sisitemi
4.çevresel faktörler
5.sağlık ve tıbbi öyküsü
-ailenin sağlık ve hastalık öyküsü
-ailenin sağlık bakımını arama, isteme
durumu
-ailenin hastalık tedavi ve sağlık
anlayışı
-ailenin sağlık bakımı verenleri algılayışı
-ailenin sağlık öncelikleri
6.riskli aileler
-çok
sorunları olan krizli aile
-sağlıksız
aile (işlevselliği bozulmuş aile)
-göçmen aile
-kayıtlı olmayan aile
-kronikm hastalığı olan aile
-yaşlı aile
-sosyo ekonomik durumu iyi olmayan aile
-şiddetin var olduğu aile
7.Ailedeşiddetin
değerlendirilmesi
-hırpalanmıs , kötüye kullanılmış çocuklar:sorunu gözlenmsei ,
şiddetin sıklığı , tedavisi
-hırpalanmış kadın :sorunu
gözlenmesi,hırpalanmış kadının özellikleri kayna/eylem
-hırpalanmış yaşlı:sorunun
gözlenmesi,yaşlının özellikler
AİLEDEKİ VE BİREYE YNÖLİK
PSİKO EĞİTİMSEL HEMŞİRELİK PROTOKOLLERİ
1.BİLGİLENDİRİLMİŞ onam ve
uygunluğu arama:
-hasta katılımı
-aile üyesinin hasta tanımı
-aile üyesinin izni(onamı)
2.kayıtlardan elde edilen
öykü (bilgi )
-son bir yıldaki hastaneye yatış sayısı
-ilk yatış
-son çıkıştan beri kontrol /poliklınık kaydı
-psikiyatrik tanılar
-hemşirelik tanıları
-tıbbi öykü , anamnez
-diğer tıbbi problemler
Hastanın
klınık değerlendirilmesi
-hastalığın hasta tarafından algılanması
-hastaneye yatış sebebinin hata tarafından
algılanması
-var olan hastalık belirtilerinin hasta
tarafından tanınması
-semptomlar ile başa çıkmada hastanın
bulunduğu şeyler
-tedavi ile hastalığa karşı hastanın tutumu
-hemşirelik tanısı
-psikiyatrik semptomlar (problem
değerlendirme ölçeği )
-hasta hedefleri
-hastanın sosyal ve boş vakit
aktiviteleri
4.Aile üyesi ile görüşme (katılıma rıza gösterdiğinde)
-aile üyesinin hastaneye yatış sebebini
algılayışı
-aile üyesini hastalık belirtilerini tanımlaması
-aile üyelerinin semptomlarla baş etmede
bulduğu şeyler
-aile üyelerinin hastanın tedavisi ile
ilgili hedefleri
-aile üyesinin hastaya ayırdığı haftalık saati/zaman
-hastalığa karşı ailenin tutumu
-ailenin sosyal ve boş aktivitelerini
algılama ve beklentileri
5.uzman
klinik hemşirelerinin bilgi sentezi ve psıkoeğıtimsel planı uygulaması
-psikolojik
eğitim için karşılıklı amaçlar(hasta , aile algılaması ve klınık hemşirelerin
değerlendirmeleri ile )
-hasta ve aile gereksinimlerine göre aile ve hasta için psiko –eğitim pşanı
yapma ve geliştirme
6.Taburcu planı ve sonrası
-interdisipliner taburcu planı
-taburcu sonrası halk sğlığı , ruh
sağlığı, evde bakım hemşiresi ile temas
-gerektiğinde uzman klınık hemşiresı ile telefon teması
-taburcu sonrası bir yıllık değerlendirme
Aile ile görüşme
14.eğitime görüşme ilkeleri doğrultusunda başlama
(aileyi selamlama)
15.
aile bıreylerinin evde ilaç kullanmaya ilişkin endişelerini ifade için açık uçlu sorular sorma (“ilaç
kullanmaya ilişkin endişelerinizden bahseder misiniz ?, ilaç kullanmaya
ilişkin güçlükleriniz neler?......”)
16.hastaya
bakım verecek birey /bireylerin ilaçlara ilişkin var olan bilgisini öğrenme (“hastanızın kullandığı
ilaçlara yönelik neler biliyorsunuz ? “)
17.
aile bireylerinin ilaçlara ilişkin var olan doğru bilgileri destekleme
18.aileye
hastaya verilen ilacın neden
verildiği ve hastalığı tedavi etmedeki etkisini
anlaşılır bir dille anlatma
19.ilaçtan
beklenen olumlu etkinin görülmesi için
düzenli kullanmanın önemini
anlatma (özelikle ilk alımda etkisinim yaklaşık 1 hafta 10 günden sonra başlayacağını belirtme
20.özellikle
ilk kullanımda beklenen olumlu etkilerden önce yan etkilerin
görülebileceği ve yan etkilerin her
bireyde farklı düzeylerde görülebileceğini
söyleme
21.aileye
ilaç kullanımı sırasında hastalarının günlük yaşamında yapması gereken değişiklikleri , uyması gereken
durumları (araç kullanma ,alkol –ilaç
etkileşimi , ince motor
becerilere etkisi )açıklama
22.ilaç
yan etkileri ortaya çıktığında yapmaları gereken uygulamaları açıklama
(ilacın çeşidine göre
23.yan
etkiler çok ciddi düzeyde ise mutlaka doktora başvurmaları gerektiğini açıklama (ilaç entoksikasyonu ,
akut distoni vb.)
24.aileye soru sorma fırsatı verme
25.ailenin
sorularını yanıtlama
26.görüşmeyi görüşme ilkeleri doğrultusunda
sonuçlandırma
HASTAYA TABURCULUK EĞİTİMİ
VERME
1. Hastanın taburculuğa ilişkin duygularını
ifade etmesine yardımcı olma (görüşme ilkeleri doğrultusunda)
2. Hastanın hastalığına ilişkin bilgi
gereksinimi bekleme
3. Hastaya hastalığının durumunu , tedavinin
etkilerini anlatma
4. Hastalığın
işlevselliğine , rol sorumluluklarına , insanlarla iletişimine etkisini açıklama
5. Hastalıkla birlikte evde ya da iş yerinde okulda nasıl yaşayacağı
dikkat edeceği durumlar hakkında bilgi verme
6. Hastalık semptomlarını artırabilecek
durumlar (iş ve aile yaşamında sorunlar
ilaç kullanmayı bırakma, çevre ve eş desteğinin
olmaması vb) hakkında bilgi verme
7. Hastalık belirtilerinin önlenmesinde ilaç ve önerilen diğer tedavilerle
uyumunu önemini açıklama
8. Hastalığın yeniden başlama belirtilerini
açıklama (uyku düzeninde, yeme bozukluklar, duygusal durumunda değişiklikler,
içe kapanıklık intihar düşünceleri ya da
girişimleri , davranışlarında
kontrolsüzlük , aşırılık vb) açıklama
9. Bu belirtiler olduğunda hastaneye
başvurması gerektiğini hatırlatma
10.
Hastaya
soru sorma fırsatı verme
11.
Hastanın
sorularını yanıtlama
12.
Görüşmeyi
görüşme ilkeleri doğrultusunda sonuçlandırma
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder