Depresyon oldukça sık
rastlanan bir durum olmasına rağmen hala genel anlamda yanlış anlaşılıp
‘damgalanılmakta' ve itibardan düşüren
bir utanç vesilesi olarak görülmektedir. Hasta ve hasta yakınlarına sahih bilgi
sağlama belirtileri tanıma ve tedaviyi desteklemek için en iyi yoldur.
Depresyon, yaşamın her safhasına etki eder. Depresyonun tabiatı gereği sahip
olduğu niteliklerden biri de, etki ettiği insanın, kendisinin depresyonda
olduğunu fark etmesini geciktirmesidir. Buna benzer belirtiler bireyin tedavi
isteğini bastırabilir, engelleyebilir. Belirtiler zaman geçtikçe, sıklıkla
gözden kaçırılır, ve bu, depresyondan muzdarip şahsın iyi hissetmenin ne
olduğunu hatırlayamamasına kadar gider. Hastalar genelde depresyonu; umuttan
yoksun, çıkışın mümkün olmadığı dolayısıyla geleceğe dair olumlu hiçbir
olasılığı içermeyen ‘yaşamın karanlığı
olarak tanımlarlar. Birçoğuna göre, eğlence algısı yok olmuş, ve her şey donuk
ve karışıktır. Günden güne bu şekilde devam etme ihtimali kuşkusuz cesaret
kırıcıdır. Depresyonda olan kişilerin çoğu yaşanılan gerçeklikle başa çıkmak
adına farklı birçok yol bulmaktadır. Bazıları ilaç, alkol veya yiyeceklerle
kendi kendine tedavi uygulayabilir. Diğerleri, günlerce uyuyarak dışardaki
dünyadan ve insanlardan uzaklaşabilir. İntihara teşebbüs edenler olabilir.
Neyse ki depresyon tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır. Öncelikle hastalık
tanımlandırılmalıdır.
Depresyonun Çeşitleri ve
Teşhisi
Depresyon ve üzgün olmak
arasındaki ayrıma varmak oldukça önemlidir. Üzüntü, herkesin hayatının bir
evresinde yaşayabileceği doğal bir duygudur. Bir felaket, ya da kaybın
deneyimlenmesi durumunda üzüntü yaşarız. Ve bu duygu hüzün gerektiren duruma
karşı gerekli ve uygun bir reaksiyondur. Büyüme ve gelişme adına son deree
gerekli bir doğal başa çıkma yöntemidir. Acı veren durumların üstesinden gelmede
yardımcı olmaktadır. Üzüntü fiziksel olarak da kendini gösterebilir., göğüs ve
kalpte gerilme, ya da bir tür gerginlik söz konusu olabilir. Önüne geçilmesi
zor ağlama isteği, diğerleriyle dertleşme ve sıkıntılarından bahsetme arzusu
duyulabilir. Duygunun olması gerektiği gibi yaşanmasına izin verilirse çok
geçmeden rahatlama söz konusu olacaktır. Depresyonun aksine, üzüntü genellikle
birkaç günde geçer ve günlük aktivitelerden aynı hazzı alarak yaşama tekrar
sarılmayı mümkün kılar.
Üzüntünün aksine,
depresyon ‘pat diye’ çıkagelir ve oldukça uzun sürebilir. Muzdarip şahıs
depresyonda olduğunu fark edemeyebilir, çoğu zaman depresyonda olunduğunu
gösterecek vurguların saptanması zordur. Klinik depresyon için farklı tipler
tanımlanabilmektedir. Bunlardan ilki, "majör depresyon "(ağır
depresif durum olarak da adlandırılır)dur. DSM-IV'e göre doktorlar, majör
depresyon teşhisi koymak için spesifik kriterlere bakacaktır. Bu kriter, en az
iki haftalık periyodlarda yaşanan beş veya daha fazla belirtiyi kapsamaktadır
ki onlarda aşağıda şu şekilde belirtilmiştir: (Bu semptomların sadece yaşayan
kişi tarafından belirtilmesi şart değildir kendisini gözlemleyen kişiler
tarafından da açıklanabilir.)
Hemen hemen her gün, günün
neredeyse tamamını kapasayacak kendini mutsuz ve çökmüşlük durumu.
Hemen hemen her şeye karşı
ilgi ve istek kaybı, gün içinde yapılan aktivitelere karşı isteksizlik.
Kilo ve iştahta gözle
görülür değişiklik
Hiç uyuyamama veya uyku
düzenindeki aşırılık
Gözle görülür ajitasyon ya
da rehavet
Yorgunluk ve enerji kaybı,
neredeyse her gün
Değersizlik hissi,
özgüvende düşüş ve aşırı suçluluk duygusu
Konsantre olmak da
yaşanılan zorluk ve karar alma güçlüğü
Ölüm ve intihara dair
sürekli yenilenen düşünceler
Bunlara ek belirtilerde
görülebilmektedir, fakat bunlar teşhisi koyarken özellikle göz önüne
alınmamaktadır. Dış görüşünüş ve hijyene verilen önemin azalması, ağrı ve
sızılara bağlı şikayetler, hastalığa dair yol gösterici olabilmekte, ciddi bir
rahatsızlığa dair ipucu verebilmektedir. Aynı şekilde gürültüye karşı
duyarlılık, ağlama nöbetleri de görülebilir.
Bir diğer depresyon türü
‘distimik depresif bozukluğu’ ya da “kronik depresyon”dur. Bu depresyon türü de
majör depresyon türü ile neredeyse tüm belirtileri paylaşmaktadır yalnız daha
şiddetli görülebilmektedir. Genellikle semptomlar iki yıldan kısa iki haftadan
uzun olarak gözlemlenmektedir. Bu türde depresyon belirtileri hastayı günlük
yaşamında yavaşça ve sinsice etkisi altına almakta, bir yerden sonra mutsuz
olmayı yaşamın ve ruh durumunun ‘normal hali’ durumuna getirmektedir. Distimik
depresyon teşhisi için aşağıda belirtilen semptomlardan en az ikisinin varlığı
gereklidir.
Aşırı yeme ya da
iştahsızlık
Uykusuzluk ve uykuda gözle
görülür değişik
Enerji kaybı ve yorgunluk
Dikkati yöneltme ve karar
verme de güçlük; hafızaya yönelik problemler
Özgüven kaybı
Umutsuzluk hissi
İki uçlu duygu durum bozukluğu (manik depresif olarak da
bilinmektedir) da depresyon teşhisi için gerekli kriterleri genel anlamda
kapsamaktadır. Çift uçlu duygu durum bozukluğunda birey ciddi depresyon
evrelerinden geçtiği gibi kendini aşırı derecede zinde, mutlu hissettiği zaman
dilimlerini de deneyimlemektedir. Depresyon kategorisine dahil diğer türler
doğum sonrası depresyonu ve regl öncesi görülen depresyondur.
Genel olarak, depresyonun belirtileri üç kategoride
incelenebilir; fiziksel, zihinsel ve duygusal. Fiziksel belirtiler yorgunluk,
iştah kaybı, uykusuzluk ve ajitasyonu içermektedir. Duygusal belirtiler
umutsuzluk hissi, depresif duygu durumu, özgüven kaybı, suçluluk ve değersizlik
hissinde artış olarak gözlemlenebilir. Zihinsel semptomlar dikkat vermede
zorluk, karar vermede güçlük ve bazı durumlarda intihar ve ölüme dair önüne
geçilmez düşünceleri kapsamaktadır. Depresyonun şiddeti hafiften orta dereceye
değişiklik göstermektedir. Depresyonun ne kadar şiddette olduğu bilinmese de üç
ayrı açıdan etkisi olduğu bilinmelidir: fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak.
Depresyonun tüm türlerinde, belirtiler günlük yaşamdaki
işleve zarar vermekte ve böylelikle günlük işlerle uğraşmada güçlük
çıkarmaktadır. Ev işlerindeki mesuliyetlerin üstesinden gelmeyi zorlaştırır.
Banyo yapmak, yemek pişirmek gibi basit işler bile üstesinden gelinemeyecek
kadar zor görülmeye başlanabilir.
MS ve DEPRESYON
Görüleceği gibi depresyonun belirtileri MS’in
semptomlarının benzerlik göstermektedir. Yorgunluk, uykusuzluk ve uykudaki
gözle görülür değişiklik, kognitif güçlükler aynı şekilde huzursuzluk ve
hareketlerde yavaşlama da paylaşılan
belirtilere örnek teşkil etmektedir. Çünkü bu semptomların varlığı bir MS
hastasında depresyonun varlığını da ayrıca işaret etmemektedir. Bu da teşhiste
MS-depresyon arasında git gel yaratmaktadır. İyi bir profesyonel MS ve
depresyon arasındaki ayrımı doğru bir şekilde yapabilmelidir.
MS’e sahip bireyler belirli bir zaman diliminde
depresyonu deneyimleme riskine sahiptir.
Kadınlar, MS de olduğu
gibi depresyonda da erkeklere oranla yaklaşık iki kat riske sahiptir. Bu görüş
birçok faktöre dayandırılmaktadır. Depresyon; menopoz, hamilelik, regl
süreleri, düşük yapma ve doğum sonrası gibi hormonel dalgalanamlarla
tetiklenmektedir. Ailede çocuk yetiştirmek ve yaşlı olan aile bireylerinin
bakımını sağlamak gibi çift taraflı sorumluluk alan kadınlar muazzam bir stres
altında olup sadece anne olanlara oranla daha çok riske sahiptir. Engelli anneler daha büyük güçlüklerle karşı karşıya kalırlar ve kendi sağlık durumlarıyla
beraber çocukları için de bu güçlüklerle mücadele etmek zorundalardır. Tüm bu sorunlar, depresyon ve
benzeri rahatsızlıklarda, kadınların daha eğilimli ve hassas olmalarında
etkendir. Erkeklerde depresif belirtiler asabiyet, kızgınlık olarak kendini gösterip tedavi olmaya yönelik
eğilim sergilenebilir. Bu belirtiler hatalı bir şekilde hastalığa bağlı bir
durum olarak ele alınmaktansa önceden beri var olan bir durum olarak görülebilir.
MS teşhisinden önce
depresyon teşhisi alanlar depresyona sahip olmada diğerlerine oranla daha
yüksek bir riske sahiptir. Depresyona sahip olma riski, ailesinde depresyon
geçmişi olanlarda olmayanlara oranla bir buçuk kat daha fazla riske sahiptir.
Ayrıca, kronik tıbbi durumlar, sosyal destekten yoksunluk, madde bağımlılıkları
depresyonun başlangıcı olarak hastalığın ilerlemesine neden olabilir. Bu risk
faktöleri altında, depresyon belirtilerini fark etmek yaşam kalitesinin
düşmesini engellemeye ve muhtemel intihar düşüncelerinin önüne geçmeye imkan
sağlayacaktır.
Depresyonun Etkisi
İntihar Riskinde Artma
İntihar, MS hastalarının
ölümüne neden olan en belirgin olgulardan biri. MS’de intihar niyetinin
varlığını algılamaya yönelik öncelikli faktörler:
Ağır Depresyon
Alkolün kötüye kullanımı
Yalnız yaşamak
Bu faktörlere ek olarak,
aile geçmişinde zihinsel rahatsızlıklar, yoğun sosyal strese maruz kalınan
durumlar ve anksiyete intiharı tetiklemektedir. Erkeklerin depresyon teşhisini
alma oranları kadınlara nazaran daha az olmasına rağmen, intihara kalkışma
sıklığı dört kat fazladır. İntihar teşebbüsünde bulunmuş MS hastaları ile
yapılan bir çalışmada, 1/3 nin herhangi bir psikolojik yardım almadığı, 2/3 nin
(intihar geçmişi olan ağır depresyon vakalarını içeren) hiçbir şekilde
antidepresan kullanmadığı ortaya çıkmıştır. Bu araştırma, depresyonda tedavinin
ne kadar önemli olduğunu kanıtlamaktadır. Yardım alma oranı arttıkça buna
paralel intihar riski gözle görülür derecede azalacaktır.
İlişkileri Sıklıkla
Etkilenir
MS’in bütün aileyi
etkilemesi gibi aynı şekilde depresyonda ilişkiler üzerinde güçlü bir etkiye
sahiptir. Aile üyeleri sıklıkla, MS'in belirtileri ile başa çıkabildiklerini
fakat hastanın depresyonun onları çok daha zorladığını söyleyecektir.
Sevdikleri bireyin depresyonun etkileri ile kontrolünü kaybetmesini izlemek
kendilerini çaresiz hissetmelerine neden olabilmektedir. Sevdikleri bir kişinin mutsuzluğundan sebep kendilerini
suçlayabilirler. Bu yanlış algı çok sıklıkla görülmede ilişkiler adına ciddi
sorun teşkil etmektedir.
Depresyon mağdurunu
diğerlerinden geri çekip kendi kendine kalmasına neden oldukça aile üyeleri ve
arkadaşlar ilgisizlikten yakınabilir uzaklaşabilirler. Aynı MS de olduğu gibi, depresyonun
belirtileri çoğunlukla fark edilmesi zor,
ve yanlış anlaşılmaya meyillidir. Bir diğerinin yaşadığı acıyı fark
edememek ona karşı sempati duymayı zorlaştıracak böylelikle mağdurun içten içe
yaşadığı zorluk ve tabiri caizse savaşa farkındalık sağlanamayacaktır.
Tedavi Şikayetleri ve
Sağlık Etkilenebilir
Depresyonun varlığı MS’in
tedavisi için plan yapma ve çabalamayı
önleyecektir. Yataktan kalkma gibi basit aktiviteler bile zor gelebilirken
doktora gidip tavsiyelerine uymak ne kadar olanaksız gelecektir tahmin
edilebilir. MS’in tedavi planında verilen ilaçları düzenli olarak almak
mevcuttur. Ayarlanmış süre zarflarında belirli dozdaki ilacı almak, gerekliyse
iğne vurulmak bir disiplin ve motivasyon gerektirir. Tüm bu tutumlar
depresyondaki bir hasta için muhtemeldir.
Diğer egzersiz yapma, yiyeceklere dikkat etme, destek gruplarına
katılma, pozitif insanlarla beraberlik kurma gibi aktiviteler bir süreliğine
belirtilerden uzaklaşıldığı sanrısı yaratabilir.
Ek olarak, depresyonun
fiziksel birçok rahatsızlığa neden olduğunu da gösteren çalışmalar mevcut. Bunlar,
bağışıklık sisteminde sorunları kapsayabilir. Böylelikle kişi soğuğa karşı daha
duyarlı, gribe yatkın, acıya karşı hassas olabilmektedir. Zihinsel ve fiziksel yorgunluk; kilo alımı
veya kaybı (iştah ve davranışa bağlı olarak); ve gürültüye karşı duyarlılık da
artış söz konusudur.
LİBİDO KAYBI
Depresyonu deneyimleyen
bireylerin en bariz şikayetlerinden biri, insanlarla olan fiziksel ilişkilerine
olan isteğin azalmasıdır. Birey kendini yorgun, sevilmeyen, uzak durulan
hissederken diğerlerine yönelimi ve fiziksel yakınlık kurması azalacaktır. Bu
da doğal olarak ilişkiler üzerinde
negatif etkiye sahiptir. Partnerinin cinsel isteği karşısında geri çekilmesi,
isteyen kişinin kendini red edilmiş,
arzu edilmeyen olarak görmesine neden olabilmektedir. MS hastalığına
sahip erkeklerin %25-50 si, kadınların %50 si cinsel fonksiyon bozukluklarına
sahip olduklarını ve depresyonun varlığıyla beraber bunun daha da kötüye
gittiğini belirtmişlerdir. Altta yatan depresyon tedavi edildiğinde bu tür
problemlerin çözümüne yönelik büyük bir adım atılmış olacaktır.
Sosyal Aktivitelere
Katılımda Azalma
Depresyon kişilerin içine
dönüp aile ve arkadaşlarından uzaklaşmasına, sosyal aktivitelere katılımlarının
azalmasına neden olur. Bir arkadaşı telefonla aramak, diyalog kurmak
depresyondaki bir birey için başa çıkması zor gelebilir. Bunun sonucu olarak,
bireyler depresyonun etkileri yanında kayıplarına kayıp eklemektediler. Şiddetli
depresyona sahip insanlar bir diğeriyle kuracakları en ufak uğraşta tüm
enerjisini kaybettiklerini hissederler.
Oysa, depresyondan
muzdarip kişinin insanlarla kurduğu iletişim iyileşmesine kolaylık
sağlayacaktır. İnsanlarla iletişim halinde olmak, sosyalleşmek zihinsel ve
fiziksel ruh sağlığı açısından gereklidir. İçinde destek ve sevgi barındıran
ilişkilere sahip olma ve hastalıkla başa çıkma arasında güçlü bir korelasyon
vardır.
İş Kayıpları
Hafif ve orta şiddette
depresyona sahip hastaların işlerine devam
edebildikleri bilinmektedir fakat şiddet arttıkça iş yerine gitme,
üretime devam etme zorlaşmaktadır. MS’e sahip depresyon hastalarında, sahip
olunan işin kaybı ve sigortanın avantajları uzun dönemde tahrip edici etkiler
bırakmaktadır.
Bildirilmeyen ve Tedavi
Edilmeyen olarak Depresyon
Tüm tahrip edici
etkilerine rağmen, depresyon hala sıklıkla bildirilmeyen ve bunun sonucu tedavi
edilemeyen bir hastalıktır. Buna etken birçok faktör mevcuttur. Depresyon için
diğer psikolojik rahatsızlıklara oranla engel teşkil eden diğer bir gerçeklik
ise, doktorla geçirilen kısa zaman dilimlerinde anlaşılması ve kavranmasının
daha zor olmasıdır. Böyle durumlarda hastaların ve tıbbi yardım sağlayanların,
MS'deki gözlemlenmesi ve değerlendirilmesi kolay semptomları, daha zor
gözlemlenebilen ve hassas olan psikolojik durumlara oranla konuşması daha rahattır. MS hastalarını da kapsayan bazı bireyler
özellikle asabiyet ve öfke gibi depresyon semptomlarını tanımlayamayabilirler.
Bazı hastalar ise sahip oldukları mutsuz ruh hali ve negatif duyguları kapsayan
depresyon semptomlarını MS semptomları sanabilirler. Sonuç olarak, bazı hastalar
depresyon için tedavinin mümkün olduğunu kavrayamayabilirler ve buna uygun adım
atmaktan vazgeçebilirler.
Depresyonunuzu Tarif ve Değerlendirme
Vücudumuz en nihayetinde
bizim sorumluluğumuzda olduğundan, depresyonu adresleme konusunda kendimizi
savunuruz. Doktora danışmadan önce depresif semptomlarla ilgili tüm sıkıntı ve
deneyimlerin listesini yapmak yardımcı olacaktır. Bu listeyi daha sonra doktora
ya da hemşireye verebilirsiniz. Hasta ve aile üyelerin depresyonu bir tür
zayıflık veya ahlaki noksanlık olarak tanımlama ve kolayca ‘üstesinden
gelinebilir’ olarak algılamalarının önüne geçmek gereklidir. Depresyon, tıpkı
MS gibi bir tür hastalıktır ve diğer tüm hastalıklar gibi tedavisi için
dikkate, zamana ihtiyaç vardır.
MS’de Depresyona ne neden
olur?
Neden MS hastaları
depresyona sahip olmak için yüksek bir risk oranına sahiptirler? Bu sorunun
cevabı, MS gibi bir hastalığın kendi içinde depresif nitelikler barındırmasında
yatılıdır. Çalışmalar gösteriyor ki diğer kronik tıbbi durumlara maruz
kişilerin depresyona girme oranları MS'de depresyon riski kadar fazla değildir.
MS'de depresyon nedenlerine daha yakından bakacak olursak semptomların hedeflenmesi
ve tedavi edilmesini daha kolay sağlayabiliriz.
Hastalığa Tepki
Bir dönem depresyon
yaşamak MS teşhisinden önce bir tür sinyal olarak ele alınmamalıdır. Tedavisi
mümkün kronik bir hastalığa sahip olunduğunu duymak hem hasta hem ailede
muazzam bir etki yaratacaktır. Psikolojik olarak bu duyuma uyum sağlamak ve
kabullenmek elbette biraz zaman alacaktır. Bazıları hastalığın gidişatı ile
ilgili ’en kötü’ senaryoyu yaratabilir, fakat en azından sahip olunan
semptomlar belirlenip düzene koyulmaktadır. Teşhisle başa çıkma adına yetiler
geliştirmeden önce, bazıları özellikle de depresyona meyilliyken depresif
epizotlara sahip olup hassaslaşabilir. Çoğu hasta çoğu insanın sonunda MS'in
teşhisine uyum sağlayacağını fark edemez, kuşkusuz bu biraz zaman almaktadır. Başlangıçtaki
teşhisle başa çıkmayı öğrendikten sonra yaşamı aynı şekilde nasıl devam
ettirebilir, yaşama etkilerini nasıl ortadan kaldırabilir buna bakılmalıdır.
Bazı bireyler hastalık sürecinde birtakım kayıplar yaşayabilmektedir. Örnekler
sadece fiziksel yetileri değil iş, ilişkiler ve geleceğe dair planları da
kapsamaktadır. Tüm bu kayıplar arasında kişi depresyona karşı daha savunmasız
bir hale gelebilir.
Depresyonun yoğunluğu ile
güçlü korelasyona sahip üç faktör:
Hastalığın şu anki durumu
(eğer birey şu an deneyimliyor ve şiddetleniyorsa)
Gelecek ve oluşacak
semptomlar hakkında kesinlik
Problemlerle başa çıkma
adına yararlı bir takım teknikler yerine “duygu merkezli olma”, kurtuluşu
“kaçınma” ve üzerinde durmama da bulma gibi zayıf baş etme yetileri
Hastalığın kötüye gidişi
ve olumsuz etkilerin kesinliğinin olmayışı depresyonun şiddettini de
arttıracaktır. MS ile yaşam süresince bireyler sadece vücutlarının değil duygu
ve düşüncelerinin de kontrolünü kaybedeceklerdir. Depresyonu azaltmak adına
tıbbi müdahalede bulunanların mümkün oldukça, hastalığın gidişatına dair
güvence vermeleri, soruları cevaplamaları ve
şüpheleri ortadan kaldırmaları anlamlı olacaktır. Ayrıca hastanın şu an
kontrolü dahilinde olan neyse onun üzerine odaklanmak da depresyon hissinden
uzaklaşmaya imkan sağlayacaktır. Çalışmalar gösteriyor ki, bireyler etrafında
olan biteni değiştirme ve üzerlerinde etki yaratma gücüne sahip oldukça
kendilerini daha mutlu, enerjik ve canlı hissetmektedirler.
Fizyolojik Nedenler
Merkezi sinir sisteminin
zarar görmesi sonucu oluşan fizyolojik değişimler ruh halini etkileyebilir.
Bazı durumlarda, depresyon; beynin sağ ön ve temporal lobdaki lezyonlardan
sebep oluşmaktadır. depresyona sahip olma sıklığının beynin bir takım bölgelerinin gördüğü
zarardan kaynaklı olduğunu ve bu sebeple duyguları etkilediğini bildiren
çalışmalar mevcuttur.
.
Yorgunluk
Hastalar
çoğu zaman MS için en başa çıkılması zor semptomun yorgunluk olduğunu
söylerler. MS’e sahip popülasyonun %75-90 arası hastalık süresince önüne
geçilmez bir yorgunluktan muzdarip olduklarını belirtmişlerdir. Bu yorgunluk da
depresyona eğilimi arttırmaktadır. Doğal olarak depresyonla başa çıkma adına
enerjiye sahip değildirler. Normalde sosyalleşme ve hareket etme adına yapılan
tüm aktiviteler yapılamaz olmuştur. Aynı depresyonda olduğu gibi tüm hayatı
kapsamaktadır. İş hayatını, diğerlerine yardım etme sıklığını, çocuklarla
ilgilenip ilgilenilemediğini tamamıyla etkilemektedir. Bir yerden sonra aşırı
yorgunluk depresyona depresyon aşırı yorgunluğa sebebiyet verecek net bir
çıkarım yapılamayacaktır.
Bazı ilaçlar, MS
hastaları için depresyon ile ilintilendirilerek verilebilmektedir. Kortizon-lar
bu açıdan başı çekmektedir. Bu ilaçlar genel itibarıyle hasta zaten alevlenme
döne-mini yaşamış ve depresyon semptomları baş göstermişken verilmektedir.
Steroidler ilk kullanılmaya başlandığında; kısa süreli, hastaya kendini
‘iyileşmiş’ gibi hissettiren bir evre sunar. Bırakıldıkları zaman da
depresyonun kaldığı yerden devamı söz konusudur.
Depresyon
Şüphesi Yaratabilecek Diğer Faktörler
Rutini Bozma: Bazı
insanlar rutin hayatlarına devam etmenin rahatlığını yaşarlar. Uykuları,
işleri, çalışma düzenleri üzerinde kontrol sahibi oldukça MS semptomları
üzerinde de etki yaratabileceklerini sanabilirler. Neyi ne zaman yiyeceklerinde
özgür olmaları, seçim hakkına sahip olmaları kendilerini daha iyi
hissetmelerini sağlayabilir. Böyle durumlarda rutin durumu bozma depresyonu
tetikleyebilir. Rutinliği bozmak için örnek, başka bir yere taşınma, seyahat ya
da iş değişikliği olabilir. Herhangi bir rutine bağlanmışken, değişime maruz
kalınca yeni durumun sonuçlarını etraflıca değerlendirmek gerekir. Örneğin, her
gün 30dk. egzersiz yapıyorsanız buna tatildeyken de, yeni bir işe
başladığınızda da devam edin. Yeni bir durumda olunduğunda d aynı aktiviteye
devam etmeye özen gösterin.
Kış Mevsimi: Birçok
insan için kış mevsimi depresyonun varlığına etki eder. Bu 'mevsimsel
duygudurum bozukluğu olarak bilinmektedir ve MDB olarak gösterilir. Eğer kışa
girildiğinde kendinizde depresyona dair bir izlenim alıyorsanız aşağıdaki
öneriler doktorunuzun tavsiyesiyle size yardımcı olabilir:
Güneşli
bölgelere seyahat
En az yarım
saati açık havada geçirmek
Parlak görünür
spektrum ışığı kullanmak
Ek strateji ve
dikkate değer konuları doktorunuzla konuşmak
İlaçları
Değiştirmek: İlaçların sürekli değişimi birey üzerinde farklı etkiler
yaratmaktadır. Birkaç haftanın geçmesini beklemek, vücusun yeni kimyasala
alışması için gereklidir. Yeni bir ilacın herhangi bir duygudurum farklılığı
yaratması derhal doktora bildirilmeli ve tedavinin başarılı olması adına gözden
geçirilmelidir.
Düşük Özgüven:Kronik hastalığa
sahip birçok insan özgüven problemi yaşayabilmektedir. Hoşa gitmeyen vücut, az
sayıda sosyal aktivite,
arkadaşlar ve iş kaybı veya diğer
sorumluluklar endişe yaşamaya neden olabilir. Yeti gücü değiştikçe kendimize ve
diğer insanlara yönelik
değer biçimlerinde farklılıklar
oluşmaktadır. Düşük özgüven hissi, değersizlik ve suçluluk hislerini de
beraberinde getirebilir. Bütün bu duygu
ve hisler de depresyona zemin
hazırlayabilmektedir. MS’e sahip hastalar, ruhsal ve zihinsel sağlığı devam
ettirmek adına fiziksel engellere
rağmen benliklerinin değerini,
kendilerine verdikleri önemi gözden geçirmelidirler. Bir sorumluluğumuzda
kayıplarımıza rağmen hala sahip
olduğumuz yetenek ve yetilerin
farkında olmak, ve bu doğrultuda hareket etmektir. İyi olan bir taraf var ki,
ne olursa olsun yeteneklerimiz
doğrultusunda değişimler
sergileyebilir, karar verebiliriz. Kendimize olan bakış açımız ve verdiğimiz
değer bu doğrultuda kendi
sorumluluğumuz dahilindedir. Depresyonla
olduğu gibi özgüven problemleriyle başa çıkmak adına en etkili yollardan biri
gönüllü yapılan aktivitelere dahil
olmaktır.
Diğer Fiziksel
Durumlar: Kimse depresyonun sahip olduğu MS hastalığından kaynaklandığını
düşünmemelidir. Birey öncelikle doktoruyla beraber fiziksel ya da tıbbi
herhangi bir nedenin olup olmadığını gözden geçirmelidir. Herhangi bir hormon
ya da troid problemi, kan şekeri
seviyesindeki değişim ve idrar yolları enfeksiyonları MS’de yaşanabilecek ve
depresyona neden olabilecek diğer fiziksel durumlara örnektir.
Depresyonun
Tedavisi
Depresyonun
tedavisi için çaba göstermek en az MS semptomlarıyla başa çıkmak kadar
önemlidir. Depresyon yardım almadan çok nadir düzelmekte ve genelde kötüye
gitmektedir. İyi olan şu ki, depresyon MS'in tedavi edilebilir semptomlarından
biri ve tedavi yöntemleri herkes için aynı değil. Hastalar en iyi tedavi
yöntemine karar vermek için birkaç farklı yaklaşımı denemelidirler. Psikolojik
danışmanlık ve ilaç takviyesi en etkili tedavi yöntemi olarak bilinmektedir.
Depresyonun sadece ilaç ile tedavisi, profesyonel bir terapist ile çalışılması
kadar etkili olmayacaktır. Bazı hastalar tedavi sürecinde belirtilerin durumunu
günlük ya da düzenli aralıklarla not almanın yardımcı olduğunu görmüşlerdir.
Gelişimler küçük de olsa herhangi bir değişikliği not etmeli böylelikle gözden
kaçırma riskini minimize etmeliyiz.
Önemli bir
nokta, hastaların iyileşmeye başladıklarını hissettikleri an tedaviyi kesme
davranışında bulunmalarıdır. İlaçlar çoğu zaman 4-9 ay arası süreklilikte etki
etmekte ve depresyonun başta yarattığı etkiye dönmeyi önlemektedir. Bu sebeple
özellikle ağırlaşmış depresyon vakalarında ilaçların etkisinin hemen
anlaşılamayacağı bir gerçektir.Hastalar doktorları ile görüşmeden dozda
değişiklik yapmamaları, ilaç alımını kesmemeleri ve ek olarak başka ilaç
kullanmamaları konusunda dikkatli olmalıdır. Hasta ilaca karşı aşırı bir
reaksiyon göstermişse, derhal tıbbi bir yardım almalıdır.
Terapist bulmak
Daha önceden değindiğimiz gibi başarılı
bir tedavi programı ilaç yanında psikolojik danışmanlığı da içerendir. Birçok
profesyonel depresyon
konusunda nasıl yardım
sağlanabileceğine dair farklı alanlarda çalışmaktadır. Bir psikiyatrist,
psikolog, sosyal hizmet görevlisi, aile terapisti ve
danışman ile çalışmak, onun
rehberlik ve desteği ile yol almak depresyon tedavisi için oldukça gereklidir. Bu
profesyoneller içgörü sağlama,
somut başa çıkma teknikleri
gösterme ile depresyonla nasıl mücadele edilebileceğini göstermektedir.
Destek grupları ve akran
çalışmaları MS hastaları için oldukça yardımcı olabileceği gibi, MS adına
kurulmuş birçok kurumda çeşitli
yölendirmeler yapılmaktadır. Bu
programlar, profesyonel terapi şeklinde ele alınmamalıdır. Deneyimlenmesi
keyifli, sizinle aynı şeyi yaşayan/
yaşamış insanların varlığını bilmek
ve deneyimlerini paylaşmak yardımcı olacaktır.
Aile Katılımı
Genelde aileler depresyondan
muzdarip yakınları için üzülmekte ve "ne yapabilirim" diye kendi
kendilerine sormaktadırlar. Nasıl yardım
edebileceklerine dair fikir almak
kendilerini daha hissetmelerini sağlayacaktır. Öncelikle yapılması gereken
tedavi için destekleyici olmaktır.
Yakınınız olan hastanın hayatındaki
gözlemlediğiniz değişimleri ve farklılıkları not edip sizin üzerinizde yarattığı
etkiyi paylaşmak etkili
olacaktır. Bir depresyon hastası
ile yaşamak birçok açıdan zorluk içermekte, kimi zaman kendinizi çok kötü
hissetmenize sebep olabilmektedir.
Aile ve arkadaşlardan depresyon
hastası yakını ile ilgilenenler kendilerine de dikkat etmelidirler. Hastayla
ilgilenmenin yanında kendi yaşam
dengenize de devam etmeli, size
kendinizi iyi hissettiren aktivitelere devam etmelisiniz.
Hastaların aktivitelere katılımını
desteklemek ve yardımcı olmak depresif durumlarından kurtulmak için zemin
hazırlayacaktır. Sosyal
aktivitelere zemin hazırlamak ve
kişiyi de bu tür aktivitelere davet etmek önem teşkil etmekte, eski zevk alma
duygusunu tekrar kazanmalarına
destek sağlamaktadır.
Onları, depresyonun nasıl
hissettirdiği önemli olmaksızın her daim sevdiğinizi ve desteklediğinizi
belirtin.
DEPRESYONU
HAFİFLETMEK İÇİN PSİKOLOJİK ADIMLAR
1.Egzersiz: Egzersiz
yapmak, vücutta bulunan endorfin gibi kimyasalların üretilmesini arttırmakta,
bu da kişinin kendini daha az depresif, daha az yorgun hissetmesine etki
etmektedir.
2.Stresle Başa Çıkma
Programı Oluşturun: Meditadyon, yoga, rehberlik gibi birçok strateji stres ile
başa çıkma adına yardımcı, kişinin hayatında var olan iniş çıkışları
düzenlemesi açısından faydalıdır.
3.Duygularınız Hakkında
Konuşun: Güvenli bir arkadaş ya da aile üyenize anlatın. Bir arkadaş ya da aile
üyesine bu tür zor duygu ve düşüncelerinizden bahsetmek ve onaylanmak genel
anlamda kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
4.Her Hafta Bir Aktiviteye
Dahil Olun: Bir gruba dahil olmak, çevrenizi değiştirmenize ve sosyal destek
alarak kendinizi iyi hissetmenize fayda sağlayacaktır.
5.Duygularınızı Not Edin:
Duygularınızı yazmaya zaman ayırın.
6.Tinsel Bir İlgi Alanı
Yaratın: Doğa, dua, meditasyon, din veya çok çeşitli tinsel pratiklerden birini
seçin.
7.Size Neşe Veren Şeyleri
Bulun: Kendi kendinize “neden iyi olmak
istiyorum?” demek önemli. Yataktan kalkma sebebiniz olan şeyler nedir? Sizi
güldüren şeyler? Bir iş, sevilen biri, bir hobi ya da çok daha fazlası.
8.Yardım Edin: Gönüllülük,
özgüveni artıran ve kişinin kendini değersiz görmesini ortadan kaldıran bir
durumdur. Çalışmalar gösteriyor ki yardım
etme davranışı kendini iyi hissetme ile doğru orantılı. Yardım etme davranışında
bulunanlar, fiziksel, ruhsal ve entelektüel olarak kendilerini çok daha iyi
hissettiklerini belirtmektedirler. Gerçekliği kanıtlanmış bir diğer olgu da,
birine yardım etme, destekleme durumunda oluşan yararın, yardımı alandan daha
fazla aktiviteyi gerçekleştiren için geçerli olduğu.
9.Kendinizi Ödüllendirin:
Kendinizi iyi hissettiren(ve herhangi bir zararı olmayan) şeyler yapın. Masaj,
favori DVD’nizi kiralama, parkta zaman geçirme, lezzetli yemekler yeme, harika
bir kitap okuma buna örnek gösterilebilir.
10.Evcil Bir Hayvan Alın:
Koşulsuz sevgilerinin tadını çıkarın. Her ne kadar uğraşılması kolay olmasa da
ilginin bir hayvana odaklanması çaresizlikten kurtulma adına imkan verecektir.
Şartsız sundukları sevgiyle depresyonun etkilerini azaltacaklardır.
11.Minnettarlık Listesi
Oluşturun: Birçok şey kötüye gidiyor olabilir ama iyi olanların farkında olmaya
özen gösterin. Hayatınızda neyin kötü gittiğine verdiğiniz dikkati biraz da iyi
olan şeylere yöneltip şükretmek için birkaç dakikanızı ayırın.
12.Mizah Duygunuzu
Yitirmeyin: Gülmenin terapi açısından var olan etkisini görmezden gelmeyin ve
kendinizi daha iyi hissetmek adına bolca gülümseyin. Stand-up showlarına
katılmak, komedi tarzında filmler izlemek ve sizi güldüren insanlarla beraber
olmak bu açıdan fayda sağlayacaktır. İnsanlar her şeyi ciddiye almamalıdır.
İlaç ve terapi teknikleri
depresyon tedavisi için mümkün olan faktörler. MS’e sahip bireylerde destek
alımına başlanmasının olumlu ve umut veren yansımaları olduğunu görüyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder