15 Ağustos 2015 Cumartesi

MS de Psikolojik Bozuklukların Yaygınlığı


MULTİPL SKLEROZDA PSİKOSOSYAL FAKTÖRLER

Multipl Sklerozlu Kişilerde Duygudurum Değişiklikleri

Uzun yıllardır bu alanda yapılan çalışmalar , duygudurum değişikliklerinin multipl sklerozun (MS) önemli bir özelliği olduğunu bildirdi. ‘Anlamsız bir rahatlık özellikle sıktır ve kadınlarda erkeklerden oldukça fazladır. Histerik ve duygusal rahatsızlık, erkeklerde bile ortaya çıkabilir. Mental bozukluk, çok nadir olarak kronik bir akıl hastalığına varır

1926’da, Cottrel ve Wilson duygudurum değişikliklerinin ana semptomlarını öfori, ötoni (eutonia), spes sclerotica (optimizm) ve duygusal depresyon rahatsızlığı olarak tanımladı. Bu semptomlar bugün hala MS’li kişilerde görülür, fakat daha az sıklıkta bildirilir. Kıyaslandığında, bugün görülen önemli psikiyatrik semptomlardan biri depresyondur; o da Cottrell ve Wilson’un çalışmasında hastaların yalnızca %10’unda bildirilmiştir.

Psikolojik  Rahatsızlıkların Yaygınlığı

Depresyon, MS’li kişilerde oldukça yaygındır. MS’te depresyonun genel yaygınlığı, toplum örnekleminde veya kesitsel çalışmalarda %40-45’tir. Bununla birlikte, bu rakamlardan semptomların ne kadar şiddetli olduğunu bilmek zordur. Muhtemelen bu insanların sadece bir bölümü psikiyatrlar tarafından görülüyordur ve sadece birkaçı özel psikiyatrik tedavi alıyordur.

110 kişilik bir çalışma sırasında; sinirlilik, zayıf konsantrasyon, düşük duygudurum, anksiyete ve aşırı memnunluk hali; romatizma tipi durumlar gibi fiziksel engeli olan hastaların oluşturduğu kontrol grubuna göre MS’li kişilerde anlamlı şekilde daha sık görülmüştür. Aşırı memnunluk hali nadirdir, MS’li hastaların yalnızca %10’u kadarında görülmüştür. Duygusallık – patolojik gülme veya ağlama – da katılımcıların küçük bir miktarında tanımlanmıştır.

MS ile Korelasyonu

Psikolojik rahatsızlıklar, MS’in belli yönleriyle ilişkilendirilebilir  En yaygın semptomların – anksiyete ve depresyon – sosyal stres ve destek eksikliği gibi çevresel faktörlerle ilişkili olabileceği gözüküyor, fakat beyin patolojisi (MRI kullanılarak tespit edilen) veya hastalık şiddeti ve süresi ile bir ilişkisi olabileceği gözükmüyor. Bütün rahatsızlıklarda durum böyle değildir. Öfori ve duygusallığın her ikisi de daha organik temelli semptomlar ve bu alevlenmenin ortaya çıkması ile ve de genel MRI lezyon yükü ile ilişkilidir.



Zemin Hazırlayan Faktörler

Genetik savunmasızlığın ailesel geçmişi gibi, psikolojik  rahatsızlıklar için zemin hazırlayan faktörlerin olabileceği ileri sürülüyor. Schiffer tarafından yürütülen bir çalışmada, MS’li kişilerin ailesindeki psikiyatrik rahatsızlıkların sıklığı değerlendirildi. Bipolar hastalığı olan 15 hastadan 10’unun afektif bozukluğu olan akrabası vardı. Unipolar hastalığı olanlarda bu oran çok daha azdır (1/16). Bu nedenle MS’li ve bipolar hastalıklı kişilerde genetik faktörler ilişkili olabilir.

İntihar

MS’li kişilerdeki önemli psikiyatrik morbidite nedeniyle bu kişilerde oldukça büyük intihar riski vardır. Kanada’daki bir çalışmadaki 2348 MS hastasının oluşturduğu topluluktaki 115 ölüme dayanarak MS’li kişilerdeki intihar riskinin genel nüfusa göre 7,5 kat daha fazla olduğu tahmin edilmektedir.

MS’li kişilerde intiharla ölüm riskinin Danimarka’daki araştırmasında, başlangıç destek grubundaki 5525 vakanın 53’ü intihara kalkıştı. Riskin aşağıdaki durumlarda daha yüksek olduğu bulundu:

·        30 yaşından önce MS başlangıcı olan erkeklerde

·        30 yaşından sonra MS başlangıcı olan kadınlarda

·        Tanıdan sonraki ilk 5 yıl içinde

Eğer risk döneminin tepe noktası resmi tanı koyulduktan sonraki 5 yıl ise, bu risk döneminin aslında muhtemelen hastalığın başlangıcından sonraki 10 yıl olduğunu gösteriyor Hastalığın doğal gelişim aşamaları açısından bu, kötüleşen/hafifleyen hastalık genelde kronik olarak ilerleyici olduğunda ve engelliliğin ve diğer semptomların şiddeti daha fazla belli olduğunda olmaktadır. Bu insanların intihardan önce bunalımlı olup olmadıklarını veya intiharın ani bir hareket mi olduğunu tespit etmek zordur. Çoğu çalışma başarısız intihar girişimlerini hesaba katmadığından, bu rakamlar az çok yanıltıcı olabilir.

Psikoz

MS’in psikiyatrik belirtilerinin başka bir göstergesi psikozdur, fakat depresif duygudurum hallerinden çok daha az sıklıkta ortaya çıkar. Başlangıç yaşı MS’ten çok daha erken olan metakromatik lökodistrofi gibi diğer demiyelinizan durumlarla yapılan ilgi çekici karşılaştırmalar vardır. Bu hastalığa sahip bireylerin %50’si kadarı psikotik semptomların bazı derecelerine sahiptir. Bu, beynin psikoz geliştirmede yaşla ilişkili bir savunmasızlığı olduğunu gösterir. Başlangıç yaşı daha geç olan MS’te psikoz riski büyük oranda azalmıştır. MS’li kişilerde psikoz ortaya çıkarsa bu genelde hastalık tamamen yerleştikten sonra olur.

Psikoz ve kanıtlanabilir beyin hastalığı arasında bir ilişki olduğu gözükmektedir. Feinstein ve arkadaşları; yaş, hastalık süresi, engellilik derecesi ve tüm MRI lezyon yükü açısından eşleştirilmiş, psikozlu 10 hastayı ve MS’li 10 kontrolü, iki grup arasında lezyon yükü açısından farklılık var mı diye belirlemek için karşılaştırdılar. Psikotik hastalarda lezyonların dağılımı kontrollerinkinden farklılaştı – lezyonların daha yaygın şekilde sol temporal boynuz ve komşu sol trigon etrafında yayılma eğilimi vardı. Bu sonuçlar, MS’teki psikozun tesadüfi olarak ortaya çıkmadığını, ancak hastalık sürecinin bir sonucu olduğunu göstermektedir.

Danışmanlık, davranışsal/kognitif terapi ve diğer ilaç tedavilerinin de psikiyatrik semptomların denetiminde yerleri vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder